İnsanların yaptıklarını gördükçe insanlığa olan saygım azalıyor. Kırgın hissediyorum. Bu devire, bu insanlara, onların düşünme veyahut düşünememe biçimlerine. Gözümde ufalıp küçülüyor değerleri. Ruhlarımızın koptuğu yerlerde gülüşlerimizi sinidiremiyorum. Canımız yandıkça dibe ulaşma çabamız, kendi öz değerimizi düşürüşümüz canımı sıkıyor. Sevginin hak ediliş miktarlarını düşünüyorum. Oysa kalp karmaşık hesaplar yapmayı bilmezdi, anlıyordum. Öyleyse bu, bütün sorumluluğu alıp her şeyi görmezden geliyorum ve zamanı geldiğinde kalp sızısını anlayışla karşılayacağım demekti. Bu ne mantıksız denklemdi. Kalbin iki girdiği yerlerden nasıl bir hiç çıkabiliyordu? Yarın acıya kucak açacağını bilerek bugün eğlenmek nasıl yapılabiliyordu? Kafamda binlerce denklem birbirine girip hislerime çelme takıyordu. Ve her defasında kalbimin sızısı ile baş başa kalıyordum. Kabullenemediğim meseleler zihnimde dönüp durdukça fikirlerimin sesi ruhumun duvarlarında yankılanıyor, kendimi kurtaramadığım bataklıklarda yok oluyordum.