Ben şairim hakim bey. En çok beni yargılayın. Gece 2.45 te uyanın ve gece mahkemesinde en ağır hükümleri verin benim hakkımda. Hayır, hiçbir itirazım yok olanlara. Her şey tam olarak göründüğü gibi. Renklerimin solgunluğu aldatmasın sizi. Fikirlerim yeterince parlak. Gün ışığını görene kadar konuşmak istiyorum. Hiç olmadığı kadar anlaşılmak niyetindeyim.

Önce o başlattı. Çok seviyorum, senin için ölüyorum dedi. Meğer öldürme niyeti içerisindeymiş. Anlayamadım. Körlüğümü aşk sanmışım. Çocuklarıma baba diye katilimi seçip aynı sayfaya imza atmışım. Kıskançlıkları ruhumu gıdıkladı. Dedim ki ne kadar şanslıyım. Ne kadar koruyup kolluyor beni. Tam bir baba figürü. Ama ne baba. Bunun derecesi kademe kademe arttı. Yavaş yavaş huzursuzluklar başladı. Küçük tartışmalar büyük kavgalara döndü. Ama hala seviyordum. Kopamıyordum. Onun sorularına ne zaman cevap versem karşılık verme diye vurmaya başladı bana. Benim sevdiğim adam çiçeği dalından koparmazdı. Kıyamazdı. Ya da sakladığı gülün dikenlerini görmemek işime geldi. Bilmiyorum. Vücudumdaki morluklara sebep bulmak benim için gittikçe kolaylaştı. Kapı çarptı, düştüm, bir yere vurdum. İnsanlar inanmış gibi yaparken bile acıyarak bakmaktan alıkoyamıyorlardı kendilerini. Bu rolü bile çok gördü bana hayat. Kendine güvenen, çalışkan, ağız dolusu kahkahalar atan o kadın artık bambaşka biriydi. Sokağa çıkmaktan korkan, gündüz vakti perdeleri kapalı tutan, tüm suçlamalar karşısında kendini savunmak yerine ağlamalarını tutamayan. Aynaya bile bakmıyordum artık. Makyajı bırak, küçük bir gülümseme bile yoktu suratımda. Ama dedim ya deli gibi seviyordum. Vazgeçemiyordum. Bir süre sonra taptatlı bir kız çocuğumuz oldu. O kadar masum, o kadar pembeydi ki. Öpmeye kıyamıyordum o pamuk yanaklarını. Derdim, kederim silinip gitmişti sanki onun doğumuyla birlikte. Başıma taktığım o pembe kurdele sanki yeni bir hayatı müjdeliyordu bana. Ya da ben öyle inanmak istiyordum yine. Babası doğuma gelmedi. Çok yoğunmuş. Erteleyemeyeceği işleri varmış. O kadar yalnız ve çaresiz kalmıştım ki yine, yeniden. Ailem de gelmemişti. Sevdiğim adamla evlendim diye bitmeyen bir düşmanlık başlamıştı aramızda. Taksiye verecek param yoktu. Otobüsle döndüm evime. Yeni doğmuş, daha 1 haftalık olmayan bebeğimle birlikte. Hem gülüyor hem ağlıyordum. Deli gibi bir şey olmuştum. Geldiğimde evdeydi. Ayağa bile kalkmadı aşkından öldüğüm adam. Kızını merak bile etmedi. Odama gidip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. O da umurunda olmadı.


Bir gün yine sallanarak geldi eve. Girmeden bağırmaya başladı. Daha beni görmeden suçluyordu. Yine neyi yanlış ya da eksik yapmıştım acaba. Önceden olsa çok korkardım. Elim ayağıma dolaşır. Saklanacak yer arardım. Ama şuan neden böyle oldu bilmiyorum. Gözümü bile kırpmadım. Yerimden kalkmadım. Gözleri kıpkırmızıydı. Baktım. Sonra kahkaha atmaya başladım. Ne oluyordu ? Ben neye neden gülüyordum? İnan hiçbir şey hatırlamıyorum. Ben güldükçe daha çok sinirlendi üstüme yürüdü. Korkmadığımı görünce bebeğimin yanına gitti onu ağır bir poşet tutuyor gibi tek eliyle tuttu ve yere bıraktı. Gözüm karardı. Nasıl koştum, onu nasıl boğazından tutup duvara yapıştırdım, bilmiyorum. Oralar çok bulanık. Mutfağa gidip bıçağı aldığımı hatırlıyorum. Ama bunları yapan sanki ben değildim. Bir film izliyor gibi kendimi izliyordum sanki ekranlardan. Sonrası vahşet. Gazeteler öyle yazdı üçüncü sayfalara. Cani kadın dediler. Adamı katletti dediler. Ama onlar benim ne yaşadığımı hiç bilmediler. Bir kere olsun yanımda olmadılar. Sokağın ortasında ben dayak yerken korkularından yanıma yaklaşamadılar. Yapma kardeşim bile diyemediler. Şimdi söyleyin hakim bey. Suçlu kim? Ben mi? 1 yaşına bile değememiş pembe yüzlü kızım mı? Yoksa insan olmayı bile beceremeyen o taptığım adam mı?


Söyleyeceklerim bu kadar. Sadece cümlelere dökebildiklerim. Bir de hissettiklerim var. Bu dünyanın üstüne 876 tane şimşek çaksa, yıkılsa tüm şu dağlar inanın içimdeki telaşın daha yükseğine çıkamaz. Bir tane hayat verdiler elime. İlk yarısını kendi ellerimle katlettim. Şimdi vicdanınız benim kaderim olacak. Hükmünüz karşısında boynum kıldan ince. Ama sizden son bir isteğim var. Kızıma annen katil demeyin. Seni korumak için hayatını karartacak kadar kahraman bir kadındı deyin.