Bir kadın tacizcisini daha hapse gönderdikten sonra odama gittim. Tam koltuğa oturacaktım ki Helin aradı. Telefonu açıp cübbemi çıkartıp astım.


Helin ağlamaklı bir şekilde adımı söyledi: "Tamam Helin, ne oldu? Neredesin?" dedim yine ağlamaklı bir şekilde. "Defne... her zamanki yerde buluşalım mı?" dedi. "Tamam, ben oraya gelicem ama sakin ol, ağlamayı bırak artık, seni gelip alayım mı?" dedim. "Yok, ben gelirim." dedi.


Telefonu hemen kapatıp, çantamı alıp odadan çıktım, odamın yanı başında olan kalemim Ayyüce’ye odamı kilitlemesini tembihleyip otoparka gittim arabaya binip kemerimi takıp hızlıca her zamanki yerimiz olan Güneş Kafe’ye gittim. Denizin karşısındaki masa boş olduğundan oraya oturdum. 10 dakika bekledim, tam Helin’i arayacaktım ki sonunda gelmişti. Gözleri ağlamaktan mosmor olmuştu, göz kenarları kızarmış, mahvolmuş şekilde yanına gelip, hemen ayağa kalkıp ona güç vermek için sarıldım; bana sımsıkı sarıldı, sarılmayı bırakıp sandalyesini çektim, oturtturdum, peçete verdim, ağlamaya devam ediyordu. Üç dört peçete daha verdim, garson yanımıza gelip “Ne istersiniz?” diye sordu. Ben Helin yerine de sipariş verdim, bir su ve 2 soğuk limonata istedim, sipariş geldiği halde hala ağlayıp konuşmuyordu Helin. En sonunda dayanamayıp "Helin, anlat ve şu ağlamayı kes artık!" dedim. Yüzüme bakamıyordu. Ben elimle çenesini tutup kafasını kaldırmasını sağladım, sinirleniyordum ki “Ben bir 16 yaşındaki genç kız bana güvendi, ona söz verdim ayağını kurtaracağıma dahi ama olmadı, yapamadım, kızın hayatı kararacak, konservatuarı hazırlanıyordu, hayatını çaldım." dedi.


Hıçkırıklar içinde kekeleyerek elini tuttum, onu sakinleştirmeye çalıştım ve tam bir saatin ardından sakinleşmişti tam kalkıp gidecekken omzum ve karnımdan Ateş edildi yere yığıldım Helin masanın örtüsünü yırtıp yarama bastırıyordu bir yandan da"iyileşeceksin bir şey olmayacak."diyordu.

Çapraz masada oturan 7 kişi silah sesi ile masayı yere yatırıp silahlarını çıkartıp karşılık veriyorlardı en son ses kesildi ve 7 adamdan biri yanıma geldi gözlerim dayanamayıp kapandı kapanmasına engel olamadım .


Gözlerimi açtım hastanedeydim sağ başucumda telefonla camın önünde konuşan o adamı gördüm"Emredersiniz komutanım"dedi ve hazır ol da durdu telefonu kapatıp arkasına döndü"Uyanmışsın?"dedi "Geçmiş olsun amma uykucu çıktın ağrın varmı?Arkadaşını çağırıymı?" dedi çok nazik ve kibar bir sesle sesi çok narindi."iyiyim sen kimsin?"diye pat söyledim"özür dilerim kendimi tanıtayım Ben Aras Avcı."dedi"memnun oldum:)"elini elime selamlaşmak verdi ve tam düzelecekken kalkıp yastığımı düzeltti yeşil gömleğinin altından silah vardı panikle "Senin..." Kekeleyerek diyecektim sözün arasına girip"Evet ben yüzbaşıyım "dedi.


"Sen?"diye pat sordu."Ben Defne Aydın Cumhuriyet Savcısıyım"dedim göz kırptı."tekrar memnun oldum savcım."aniden telefonu çaldı ve ayağa kalktı"özür dilerim buna bakmam lazım"dedi ve gitti 5 dakika sonra Helin girdi"Geçmiş olsun."dedi ve serumuma ilaç koydu yanıma oturdu"nasılsın?, Bir yerin ağrıyor mu?" "İyiyim biraz omzum ağrıyor Ne oldu bana?" "Vuruldun" "onu biliyorum sonra." "Aras pardon yakışıklı yüzbaşı özür dileyerek seni kaldırıp arabasına bindirdi ve hastaneye geldik sonra ameliyat çok telaşlandı yüzbaşı özür diledi falan çocuk iki gündür uyumuyor senin için burada ve sonunda uyandın burada çok telaşlandı bir şey yemedi çocuk."


"Oha! Saat kaç?" "Saat 4.20 Perşembe günü 2 saat sonra güneş doğacak. " "Tamam tamam, ne zaman çıkacağım?" "Çıkamazsın efendim yeni ameliyat oldun bir de omuzuna kaynak yaptırdık neredeyse ölecektim ve sen hala çıkmanın derdindesin pes vallahi pes!" "Ne yapacağım burada? Ne kadar kalacağım ?ha bir de benim Bir ton işim var Helin anım nasıl olacak ayrıca iyiyim canım çok sıkılır." "Yapacak bir şey yok sadece ayrıca bir ay burada kalacaksın" "NE!!!! 4 HAFTA 30 GÜN 720 SAAT 15.600 SANİYE KALAMAM ŞİMDİDEN SIKILDIM bak ne olur eve gideyim evde dinleneyim." "Bakıyorum da matematiğim bayağı iyiymiş Pikachu"yani yüzbaşı gülerek yanıma geldi ve göz kırptı istemsizce yüzünde ufak bir tebessüm yayıldı bakışlarımı helin'e döndüm"hayır defnet bu sefer ölecektin diyorum hala seni buradan çıkarmam için bir şey yapacağını sanma kılımı kıpırdatmam" "ÖFFFFF GERÇEKTEN ÖF!"zehrim odadan çıktı sandalyeyi çekip yüzbaşı yanıma geldi"iyi misin?"dedi tekrar ben ses çıkarmadım"hı hı"dedim.


Cebinden telefonunu çıkartıp ayaklarını üst üste attı ve telefonunu açıp telefonu ile oynadı ve ben sadece minik hareketlerine bakıyordum Bir gülüp bir sertleşiyordu ve Bir saatin ardından "OFFFF!"dedim bana gülerek baktı yerinden kalkıp"ne istersin Pikachu" "Pikachu ne ya sen bir Cumhuriyet savcısı ile konuştuğunun farkında mısın?"sanki biraz fazla dedim"biliyorum savcım"sanki biraz morali düştü ama"özür dilerim ve teşekkürler" "neden özür dileyip teşekkür ediyorsun savcım?" Kaldım öyle boğazımı gıcırdatarak"başımda durmuşsun deminki davranışından da özür dilerim yüzbaşım." "Seyduş'u mu böyle şeyler savcım." "Sus artık Tamam canım sıkılıyor benim madem başımda duracağım bir şeyler yap sıkıldım gece kaçarım hastaneden ona göre." Sanki biraz abartmıştım biraz değil fazla abarttım telefonu nu tekrar çıkarttı ve tam gidecekken"BEN DAHA DEMİN NE DEDİM YA" dedim bağırarak mahkemede bile böyle çıkmıyor sesim Ben de şaşırırım dediğimi umursamadan çıktı 15 dakika sonra odayı tıklatıp içeri girdi elinde tepsi ile hepsi yanıma koydu"afiyet olsun savcım" "teşekkür ederim Bir de bana savcım demeyi bırak." "Tamam Defne ne sevdiğini nasıl kahve içtiğini bilmiyorum kendime göre yaptım" "teşekkürler Aras demin için özür dilerim"


Birkaç dakika bana baktı ve gülerek"size yakışıyor mu hiç sürekli özür dilemek" "çok gülme de anlat" "neyi?" "Boşuna mı getirdin bunca şeyi sen konuş ben dinleyeyim ve yiyeyim. Baştan anlat kendini ama."birkaç saniye sakin kalıp boğazını kıtırtıp"Evet ben Aras Avcı" "sanırım mesleğini soyadından aldın" dedim "hayır ama belki bilemiyorum her neyse küçükken babam polisti Ben 9 yaşında babamı kaybettim babam asker olmamı isterdi ya da mühendis olmalı mühendis olacak kafa yok ki tabii ben de asker oldum ben çok çocukluk yaşadım denilmez o yüzden anlatmayayım harp akademisi'ne gittim orada çok mutluydum eğlenceliydi her gün başka şakrak ve asker oldum ama akademide çok ceza verirlerdi ama asla uslanmazlık her neyse iyiydim görevimde onun için de yüzbaşı oldum." "Hayret kaldım sen hiç akademi'den başka mutlu olmadın mı hep somurtmanın sebebi bu olsa gerek mutluluk ne demek? ya da mutluluğu hiç aramadığın için."

Kahvesinden Bir yudum alıp kraker açtı ve bana ikram etti yemeğe başladım"dur ben senin hayatını tahmin edeyim" "et bakalım" dedim alaycı şekilde.

"7 yaşından beri yabancı dil kurslarına gittin çok mutlu bir hayat yaşadım her sene oldu hiçbir zorluk çekme-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden"ben anlatayım çünkü hiç göründüğü gibi değil hayatım 4 yaşında kardeşimle eve giderken kaza yaptık annem vefat etti babam yaşadı iki sene hastanede kaldı ve sonra öldüm biz kardeşinin anneannenle kaldık Ben liseye geçince markette çalışmaya başladım bir sene içinde kardeşimle beraber yaşamaya başladık dedemi kaybettik ve sadece anneannem kaldı onu da yanımıza aldık e çalışıp onlara baktım babam gibi savcı olmak istedim ve onun yolunda gittim ve çalışıp da oldum İzmir'de yaşıyorduk üniversite için Bursa'ya geldik üniversite okudum kardeşim Görkem annem gibi matematik öğretmeni olup onun yolundan gitti ve anneannemi kaybettik Helin benim çocukluk arkadaşım ortaokuldan beri ve buraya gelene kadar o kadar çok zorluklar üzüntüler çektim ki birçok da kayıp verdim benim öyle çok güzel denecek bir çocukluğum olmadı yaşadın mı o bile belli değil."

"Hiç de göründüğün gibi birisi değilmişsin"dedi ve bana bakıp ufak bir tebessüm etti aniden karnıma giren ağrı ile yüzüme buruşturup bana baktı"iyi misin? Ne oldu?"dedi ve hızla ayağa kalktı"iyiyim"dedim ve derin bir nefes alıp oturdu gözlerimin tam içine baktı ben de baktım kahverengi gözlerine o kadar mutsuz olmuş ki ve çok acı çektiğinin gözlerinden anlaşıyordu istemsizce yüzümde tebessüm yayıldı ve gülümsedim o da güldü ikimiz de sadece sustuk gülerek gözlerimizi ayırmadan gözlerimizin içine bakıp anlaşabiliyorduk içeri dan diye Helin girdi"DEFNEEEE!"ortamın içine sıçtın Helin"efendim"dedim kinli bir şekilde cevap verdim"Defne Görkem seninle konuşmak istiyor." "Görkem'i unuttum!" "Defne sana bir şey diyeceğim kızma ben görkem'e olayı anlattım şu an yolda ve seninle konuşmak istiyor özür dilerim vallahi çok bunalttı ben de anlattım" "iyi halt ettin Tebrikler"dedim Aras bana baktı"Görkem?" "Kardeşim" dedim ve göz kırptı tebessüm ederek Helin elime telefonu verdi ve görkem'i aradım ikinci çalışta açtı

-Görkem

-abla iyi misin?

-iyiyim canım kardeşim sen kendini yorma buraya gelme merak etme beni doktor hedim bana gayet iyi bakıyor sakın telaşlanma.

-gerçekten iyisin değil mi?

-Evet Görkem gerçekten iyiyim bir şey olmadı ve ben hala yaşıyorum ve ben hala sana karşı çıkacağım seni deli edene kadar ölmeyeceğim merak etme.

-neredesin? Ben uçağa binip geleceğim.

-gelmene gerek yok Görkem hastaneden çıkınca gelirim ben

-itiraz kabul etmiyorum

-Helin sana konum atar dikkatli ol ve panik yapma

-seni çok seviyorum canım ablam.

-Ben de seni çok seviyorum bay bay.

Telefonu kapatıp pelin'e baktım"ben kaçtım"diyerek gitti.


"Eeeeee ne yapıyordunuz ?akademi'de anlat." derin nefes alıp "Mücahit diye bir çocuk vardı çok şeker haktır falan ama iyi çocuktur kendisi onu anıları vesaire çok güzel...." Deyip anlatmaya başladı gerçekten de dediği gibi komik çocuktu anlatırken onu dinliyordum ama dikkatle dinliyordum gözleri kahverengi gözleriyle sanki beni büyülüyordu tam 2 saat gülmenin ardından kafa iki defa tıklandı gülmekten konuşamıyorduk ve biri pat diye içeri girdi gülerken birden karnım ağrıdığı için aras'ın eline sadece 6 Saniye tuttum Görkem girdi ve Aras"buyurun?"diye sordu beni bu kadar gülerken Kendi öz kardeşim bile görmedi ve hayatımda hiç bu kadar gülmedim görkem'in cevap vermişsiniz sabredemeden yaklaşık 4 aydır görmedim kardeşim görmüştüm mutluluktan doğrulmaya çalıştım ve"Görkem"dedim hemen gelip sarıldı."iyisin abla"dedi ve sarılmayı bırakıp yüzüme birkaç saniye baktı ve tekrar sarılmaya devam ettik ne kadar öyle kaldık bilmiyorum sağ koluma giren ağrı ile sızladım sonra sarılmayı bırakıp"iyi misin?"dedi"iyiyim"dedim kolumu tutarak ve bir da aklıma Aras geldi sanırım 20 dakika falan gölge mi de sarıldık ve onu unuttum"özür dilerim Ben sizi unuttum" dedim ve elini selamlaşmak için Görkem uzattı"ben Aras Avcı" "memnun oldum Ben de Görkem Aydın Defne'nin kardeşiyim"dedi ve gülümseyip araya girdim"Görkem Aras yüzbaşı beni hastaneye getirdi"dedim Aras bana bakıp tebessüm etti Aras görkem'e bakıp"hocam siz Defne ile yaşamıyor musunuz?"diye sordu görkem'e"Ben kısa süreliğine görevim için İstanbul'a gittim ama şimdi Temelli geldim matematiğe burada devam edeceğim" "gerçekten mi?'diye mutluluktan sordun başını salladı bana sarıldı ve tekrar sarılmayı bırakıp"niye geldin? ve nasıl oldu buraya gelmen?"dedim hızlıca cevap verdi Görkem"Senin için geldim cadı Ben burada çalışacağım seni de asla yalnız bırakmayacağım!"dedi ve arasın olmazsa olmaz telefonu yine çaldı ve Aras cebinden çıkartıp baktı "Özür dilerim buna bakmam lazım."dedi ve yine gitti...



Evet ilk bölümü nasıl buldunuz yorum yapmayı unutmayın:)