Bazen şehrin sessizliğinde kaybetmek istiyorum kendimi.

Kulaklıklar takılı, gözlerim kapalı, müzik son ses, zihnim bomboş bir şekilde sadece kalbimi dinleyerek kaybolmak istiyorum.

Şehrin en sessiz zamanıydı geceler fakat beynimde yankılanıp duran sesin en yüksek olduğu zamanıydı geceler. Silmemi istiyordu hem de her şeyi.

Çok sevip çok değer verdiğim bazı şeylerin karşılığını alamadığımı o da fark etmişti. Peki ben ne yaptım, dinledim mi onun bu sözlerini? Lanet olsun ki tek bir lafı değiştirdi kararımı ve ben bu gece onun içinde yaşadığı tüm şiirlerimi, hikâyelerimi ve sanatımı yakıp çöpe attım. Peki elime ne mi geçti?Bir bakıma rahatlama, bir bakıma ise pişmanlık.

Bu gece aklımı dinledim ama bu zamana kadar dinlediğim yüreğim ne haldeydi peki? İnanın ben de bilmiyorum.

Ben bu gece alacakaranlığın sessizliğinde sessizce kaybolacaktım ama fikrim değişti. Fikrim, sadece gökyüzündeki ufak bir parlama ile değişti. Sen sandım ama değilmişsin. Belki de yarın parlayan sen olursun da beni bu sessizlikten çıkarırsın.