Ben pek de bir gelecek vadetmiyorum kendime, düşünüyorum son günlerde. Acaba üstümdeki bu rahatlık niye? Muhtemelen tüm sorumluluklarım çığ gibi üstüme gelmekte. Ben ise altında kalmayı, kabullenmiş bir gerçeklikle sadece bekliyorum. İlk defa bu kadar rahat hissediyorum, iyi ama bu rahatlık beni neden rahatsız ediyor? Normal şartlarda sızlanıp tüm gün ne yapacağımı, bu işlerin içinden nasıl çıkacağımı düşünmem gerekirdi. Belki de şartlar normal değildi. Büyük bir boşluk var; çok uzaklaşamadığım, daha doğrusu uzaklaştığımı sandığım her yere gelen bir boşluk. Yağmur öncesi kararan havanın ürkütücülüğü kapladı ruhumu. Gündüz vakti kaybettirdi yolumu. Ha yağdı ha yağacak, beklemekten içim ürperdi. Bütün bu benzetmeler nedense beni hiç tatmin etmedi. Derdimi kendime ballandırarak anlatmak isterdim ama benim artık dert edecek bir yanım da kalmadı. Acıyorum kendime, neden beni benden uzaklaştırdı? Nitelik denen bir ölçüyü kaybettim, bunu da ben istedim. Hayıflanıyorum, kendi başarısızlıklarıma hayıflanmama gülebilirsiniz. Siz de haklısınız. Günün sonunda tüm faturalar bana kesilecek. Not defterime bir şeyler karalayamıyorum. Kalemimin zinciri attı, beni yarı yolda bıraktı. Bir manası vardır dedim, yaşadıklarımın. Aslında ben pek de yaşamadım…