Kesilen saçlardan arta kalanım lavabonun içinde.

Darmadağın, atıyor kalp gibi.

Lavaboda atıyor parçalarım.

Ve endamlı bir kasırga gibi aynaya çarpıyor ensem.

Çıplak enselerin sisli sırları varsa bile,

O maske uzun zamandır yüzümde.

Sanki ben yapmıyorum bunları.

Sanki başkası yaşıyor benim yerime.

Ayaklarımı göremiyorum yürürken.

Ellerim tutmuyor hiç elleri.

Masmavi perdeleri var bu evin.

Ve parlak bir eşikle emekletiyor beni.

Uzaktan izlemekle meşhurum demiştim.

İnkar ediyorum aslımı.

Kalabalığın cambazıyım atımın üstünde.

Son bir sarı ekliyorum maviye.

Nefret ediyorum kalabalıktan.

-ithamların en tehlikelisi-

Acımı kabartıyor keskince.

Ve nefret ediyorum yalnızlıktan.

Seni cilalıyor süratlice.

Ruhumun ikirciği bronzlaştı güneşle.

Kanatlarımı gümüş makasla oydular sırtımdan.

Kanatlarımı oydular dedim, dumanı tütüyor kinlice.

Kapkara dumanı kaynatıyorum koynumda.

Suratımdan akıyor apseli hayallerin iskeletleri.

Kanadımı sırtımdan oydular işte,

Diktirmiyorum yarasını.

Unutmayacağım ömrümce.