Şimdilerde evlerimizin kapıları huzura açılmıyor sanki.
Siyah çelik kapılar bizi bir şeylerden korurken birçok şeyden de uzaklaştırıyor sanki.
Kapılarımızın kenarlarında eskisi gibi sarmaşıklar da yok ayrıca.
Eskisi gibi posta da gelmiyor.
Mektupları heyecanla açmıyoruz artık.
Bu kapılarda postacıları karşılamıyoruz.
Sadece eskiye olan klişe bir özlem gibi değil bu hasret.
Bizler özümüzü yitiriyoruz diye korkuyorum.
Bizler, bizi kaybediyoruz diye korkuyorum.
Sadece evlerimizin kapılarını kaybetmekle kalmayıp mektubumuzu, mektuplarla birlikte sevinçlerimizi ve belki de dışarıya olan bütün güvenimizi...
Ne dersiniz, önce kapıları değiştirmekle mi başlasak işe?
Ayşe Şahin
2020-08-11T15:56:11+03:00Benim de niyetim, duam bu yönde. Öyle yerleri çoğaltıp, içinde o ruhu yeniden yeşertebilmek
Reyhan Polat
2020-08-11T14:51:47+03:00Bu arada hâlâ böyle küçük, samimi yerler var. Onları çoğaltalım hep birlikte
Reyhan Polat
2020-08-11T14:50:18+03:00Keşke böyle kapılara sahip olsak. Asıl sorun o günlerdeki ruhumuzu yitirişimiz, o gelsin de kapı olmasa da olur :))