Şimdilerde evlerimizin kapıları huzura açılmıyor sanki. 

Siyah çelik kapılar bizi bir şeylerden korurken birçok şeyden de uzaklaştırıyor sanki. 

Kapılarımızın kenarlarında eskisi gibi sarmaşıklar da yok ayrıca. 

Eskisi gibi posta da gelmiyor.

Mektupları heyecanla açmıyoruz artık.

Bu kapılarda postacıları karşılamıyoruz.

Sadece eskiye olan klişe bir özlem gibi değil bu hasret.

Bizler özümüzü yitiriyoruz diye korkuyorum.

Bizler, bizi kaybediyoruz diye korkuyorum.

Sadece evlerimizin kapılarını kaybetmekle kalmayıp mektubumuzu, mektuplarla birlikte sevinçlerimizi ve belki de dışarıya olan bütün güvenimizi...

Ne dersiniz, önce kapıları değiştirmekle mi başlasak işe?