Soğuktan birbirine değen dişlerinin çıkarttığı sesler ve ısınmaya çalışmak için sarıldığı yorganı ve gözlerini dikip baktığı duvara asılı diploması, bir yandan üşüyor bir yandan da bütün hayatını adadığı okulundan gelen ret cevabını düşünüyordu. Üniversitede öğretim üyeliği için uygun bir kadro talebini olmadığı ve başvurusunun kabul edilmediği bildirilmişti bugün ona, son bir yıldır durmadan iş başvurusu yapmaktan artık usanmıştı. Hiçbir iş yeri olumlu bir dönüş sağlamamıştı. Kadro yetersiz denilerek ret cevabı aldığı bölümler den bir süre sonra önemli birinin kızının, oğlunun yerleştirildiğini öğrenmesi daha da canını sıkmıştı. 

Geçen ay ev kirasını ödemek için sattığı televizyonun köşesinde duran radyodan gelen cızırtı sesleri onu rahatsız etmişti. Son parası ile biraz yiyecek almış bir çuval yakacak almıştı. Korkuyordu. Üşümek ve aç kalmak bu iki durum onu hep korkutmuştu. Bir an kapısının çalındığını duydu. Yatağından çıkıp kapıya doğru ilerledi. 

-Kimsiniz?

-Kapının dışındaki ses yardım kuruluşundan geldiklerini ve erzak getirdiklerini söylediğinde kapıyı açtı.

Kapıyı açtığında dışardan gelen soğuktan önce flaşları patlayan fotoğraf makinesi ile gözleri kamaştı. Şık giyimli bir kadın ve yanındaki birkaç kişi ellerinde poşetler ile gelmişti. Kadın gecekondu mahallerini gezdiklerini ve insanlara erzak getirdiklerini belirtip birkaç poşeti ona uzattı. Poşetleri alıp kapının iç kısmına bıraktı. Dışardan gelen soğuk onun kadının dediklerini duymasını engellerken kadın yanında durmadan fotoğraf çeken adamın gidebiliriz demesiyle diğer evlere yöneldiler. Kapıyı kapatıp poşetleri mutfağa götürdü. Poşetlerin içerisi birer kiloluk paketlerde bulgur, pirinç, fasulye, mercimek ve kahvaltı malzemelerinin yanı sıra bir zarf vardı. Zarfı açtığında içeriden çıkan bir mektup olduğunu fark etti. Bir seçim mektubuydu. Milletvekilliği seçimlerine aday olan bir kişinin erzakları dağıttığını anladı. Poşetin içinden çıkan paketlerin tamamında siyasi parti amblemi olduğunu gördü. Neden fotoğraflarının çekildiğini anlamıştı. Bir siyasi partinin seçim çalışmasıydı bu yardım. Kendi kendine gülümsedi. Seçim döneminde hatırlanmak bu olsa gerek dedi. Kendine bir çorba yapıp ısınmanın hayalini kurdu. En son ne zaman ocağa yakıt aldığını hatırlayamadığı için, Yatağın yanında bulunan sobaya doğru ilerledi. Soba sönmüştü. Sobanın kenarında duran kömür torbasına baktı. Torbanın içinin boş olduğunu fark etti. Son kömürü bu sabah kullanmıştı. Torbanın yanında duran iki odun parçasına baktı. Umudu kırılmıştı.

Radyoyu alıp yanı başına koydu tekrar yatağına geçti. Yorganın altında ısınmaya çalıştığı sırada radyodan duyduğu kaza haberi bir kömür kamyonun devrildiği ve kömürlerin yola saçıldığını yoğun kar yağışından dolayı kimsenin yolu açmaya gidemediğini öğrenmişti. Devrilen kömür kamyonun yaşadığı gecekonduya yarım saat mesafede olduğunu öğrenmişti. Yorganın altından çıkıp pencereye doğru ilerledi. Pencereden dışarı baktığında yağan kar gözünü korkutsa da yapabilecek hiçbir şeyin olmadığını gördü. Gidip biraz kömür almak zorundaydı. Pijamalarını hiç çıkartmadan kıyafetlerini üst üste giydi. Paltosunu üzerine geçirip, mutfakta bulduğu ne kadar poşet var ise ceplerine sıkıştırdı.

Üşüdüğünü hissetti. Paltosunun yakalarını kaldırdı. İki elini birbirine ovuşturarak ısınmaya çalıştı. Bir ara garip bir korku saldı içini, Paltosunun iç cebine sıkıştırdığı poşetlerin kontrol etti. Derin bir oh çekti. Poşetler yerli yerindeydi. Artık daha fazla soğuğa dayanamayacağını hissettiği için adımlarını hızlandırdı. Yol bomboştu. Son elli yılın en büyük doğa olayı olarak bildirilen kar yağışı bütün şehri esir almıştı. Gidecek hiçbir yeri olmayanlara için belediyeler misafirhaneler açmış sokaklarda kimseler kalmamıştı. İş yerleri bile çalışmaya ara vermişti. Bütün televizyon kanalları ve yayın organları zorunlu bir durum olmadıkça dışarı çıkılmamasını istiyordu. O ise tek bir şey için sokaktaydı.

Adımlarını hızlandırdıkça, soğuk daha da hızlanıyor gibiydi. Titremeye başladı. Toplayacağı kömürlerin hayalini kuruyor sobada pişireceği çorbasını düşlüyordu. On dakika daha yürüdükten sonra devrilen kömür arabasının yanına yaklaştığında hayallerini yıkıldı. Ondan önce davranan insanlar devrilen kömür kamyonunu yağmalamıştı. Kamyonetin ön kısmında yatan şoföre gözü ilişti. Şoför ölmüştü. Kimsenin yardım etmediğini anladı. Yapabilecek hiçbir şeyin olmadığını fark etti. Arkasını dönüp evine doğru yürümeye başladı. Soğuk giderek kendini daha da belirginleştiriyordu. Üşümeye başladı. Artık yürüyecek gücü kendinde bulamadığında bir duvarın dibine yaslandı. Titriyordu. Tatlı bir uykunun göz kapaklarını bastırıyordu. Bu uykunun ölüm uykusu olduğunu hissetti. Bir an hayatını düşündü. İşsizliğini gelecek kaygısını açlığı ve soğuğu düşündü. Bazen bazı şeyleri kabullenmek gerekir dedi. Duvar dibine iyice yanaştı. Ve kendini uykuya teslim etti.