Alıp götürse beni kara bulutlar,

Bıraksalar doğduğum yere.

Orada yoktur kavak gölgesinden başkası,

Bozkırın ortasında yağmurlama sesi,

Nasıl da savrulur toprakların üstüne sular,

Bıraksa bulutlar beni.


Örtsem üstüme dünyadan ağır yorganları,

Yine üşürüm tatlı tatlı bir yaz günü.

Orada yoktur şimdi ulumalardan başkası,

Minaredeki yeşil aydınlatır ortalığı.


Cigaradan köhnemiş ciğerler,

Eller kaskatı kesilmiş çamurdan,

Eski bir göl el sallar uzaktan,

Ve derin bir sessizlikte saklıdır tüm dertler.


Pazarsızlık en fenası bilir misiniz?

5 çocuk evde bekler, karınlar aç.

Eskisi gibi ekilmez yeniden tohumlar,

Mazide kaldı verimli tarlalar.


Herkes yalnızdır şimdi orada,

Yoktur serin gölgelerden başkası.

Ezan sesi bitirir cümleleri,

Parasızlık en fenası,

Yapayalnız hissettirir koca adamları.


Duyulur koca bir sızı ovanın tam ortasında,

Cebinde parası olmayan adamlardan yayılır.

Şimdi yoktur orada kavak gölgesinden başkası,

Parasızlık en fenası.