Seçemiyorum.

Yüzümdeki allık güneşin batışı mı, bakışlarının yakışı mı?

Seçemiyorum.

Yakamoz bir yansıma mı, ayın gözyaşı mı?

Bilemiyorum.

Şu gelen sesler serap mi, Simorg'un ağlamaklı fıkrası mı?

Göremiyorum.

Bu cam kırıklarının batışı mi, kalbimin yanlış atışı mı?


Var olan gerçekler bir bir gizlenmeye başlarsa, buna verdiğin ismi tanımam. Eğer gerçek gizlenirse buna karanlığın gölgesi denmez mi? Ben zifiri karanlığı sevmem. Göremem.

Sana bir güneş getirdim Uzak ve Yakın Doğu'daki sevdiğin dağların ardından. Bununla aydınlat içini. Batı'ndan kurtul da aydınlan. Sen yeniden 'doğ'maya layıksın, binbir türlü dogmaya karşısın. Böyle bilmezdim seni -çünkü bilmezdim seni-. Üstündeki pelerinini, ağır kalkanlarını çıkar. Sana tankla değil, papatyayla geldim. Sen korkma; belki dağ da güneş de benim. Ama uzak dur, seni ancak böyle aydınlatabilirim.