Kendini kanıtlayan bir baş ağrısı,

Yani unutulmayacak olanlardan,

Yani nasıl desem anlarsın ya,

Şu uykuları gebertenden.


Pencereden rüzgar içeri sızar,

İsmimi sayıklardı saatlerce.

Aynaların işi ne?

Lanet suretlerle dolu pencere.


İşte gecenin sessizliği,

Pek çok lanete gebe,

Üstelik uykularda yaşar şeytanlar,

Öyle ki uyumak,

Yıkamıyor artık beynimi.

Tıpkı, boyayı zeminden silmek gibi,

Öylece yok etmez ya hani su,

Hani renk açılır fakat yok olmaz,

Farklı bir şey dönüşür ama azalmaz,

Hani şu silemediğimiz şeyler var ya,

Var ya hani tıpkı onun gibi.


Parmaklarını kırasın gelir ya hani,

Öfke sarar tüm beynini,

Karışır beynin,

Bir savaş verir,

Beyninin zindanlarından

Kaçmaya kalkarsın.

Ama izin de vermezsin kendine,

Ama bilirsin ya hani,

Sen yaparsın tüm bunları.


İşte zihnimin odaları,

Binlerce ressamla dolu gibiydi,

Farklı farklı resimler çizer,

Bana binbir hayal verirlerdi,

Görsen onları,

Dünyadan tiksinirdin.


Bir öksürük araya girer,

Hayali bir ışık yanması.


İşte böylece günler sürerken,

Hayırlı şeyler düşünmeli insan,

Dünyaya ve içinde ki varlığına dair,

Çünkü bahşedilen hayat,

Sanırım bir lanetten daha ötede.