Gecenin körü,

Karanlığın ucu,

Yalnızlığın dibi,

Tedirginliğin zirvesi.

Tüylerim hep diken diken yalnızlıktan.

Bir kirpi gibi dolanıyorken boş sokaklarda.

Belki de insanlar görebiliyorlar diyorum dikenlerimi,

Uzaklaşıyorlar bakarlarken bana uzaktan.

Sahi neden tüylerim diken diken.

Bomboş sokaklar ve ben,

Islak kaldırımlarda yürürken,

Bir de ıslanmıs kedileri izlerken,

Bastırıyorum efkarlı sabır nöbetlerimi.

Ey! yağmurdan saklanan köpekler.

Olsa çakmaģım,

Bir ateş yakarım.

Hepinizi ısıtır kendimi de kurularım.

Yalanarak kurulanmayın.

Bekleyin ateş bulacağım.

Ya gençliğimi yakarım.

Ya da eski aşklarımı,

Tutuştururum hayallerimi.

Bekleyin birazdan bir yalnız daha döner köşenin birinden.

Benden başkası da olmalı.

Bir yalnız ben değilim bu dünyada.

Onun da hayallerini yakarız,

Hayaller güzel ısıtır.

Lütfen kurulanmayın,

Bekleyin ısınırız.

Herkes mi paylaşır yalnızlığını?

Köşelerden dönüp çıkmıyor birileri.

Benim mi olmuş bu boş sokaklar?

Bana verilmiş o zaman,

Bu kimsesiz sokakları teftiş etme görevi.

Maaşımı konuşmadım daha tanrıyla.

Asgari mutluluk isteyeceğim.

Yıllık deprosyon oranına gören göre de zam.

Koşarak kaçan insanlara yetişemem.

Bekleyenleri vardır derim.

Benim bekleyenim yoksa.

Yalnızlığımın suçunu onlara atamam.

Hızlanırsam varmak kaçılmaz biryerlere.

Kim teftiş edecek sokakları o zaman?


O zaman ıssız sokaklarda,

Tedirgin yürüyüşlerimin tadına varmam lazım.

Benim bomboş sokaklarım var.

Hayallerim kadarlar.

Öfkem kadarlar.

Kalbimin içi gibiler.

İçimde ki boşluğun tarifi onlar.

Sessizlik,

Tedirginlik,

Melankolik,

Ve en güzeli yalnızlığın hakimiyeti,

Çökünce yağmurlu havaların öfkesiyle.

Gürüldeyen bir gök,

Bana kadim bir korku hikayesini seslendirir.

Benim karanlık sokaklarımda,

Bir ışık,

Umudun da biteceğini gösterir.

Sönmeyen ışık yoktur der bana,

Tekrar yanmak için sönmek gerekir.