Ölmeye karar verdim bugün ben ama benliğimden.

Gitmeye karar verdim bugün ben ama kendimden.

Kaç gözyaşı akıttım bugün ben bilmiyorum. Kaç kez ödün verdim kendimden.


Kaç kez güvendiğim duvar üstüme yıkıldı bilmem... Ben, o duvarın karşısında duran dimdik bir direk olmam gerekirken kendimi kirlettim, yosunlaşmış duvarlara pas ettim.


Ben kendimden gittim, bir başkası geldi benim yerime. Neden... Neden ödün verdin kendinden... Neden terk ettin kendini, dedim.


Bazen insan içinde yaşattığı en derin şeylere, hazine saydıklarına bile zarar gelmesini istemez ve kendinin pahasına korur.

Ve sen bana hazineydin.

Ve ben senin için kendimi kirlettim.


Ve sonunda anladım.

Anladım ki sonunda değecek bir şey, sadece korunması gereken bir baş imiş. Varsın belin bükülse de başını dik tutabilmekmiş. Kendinden mutmain olmak imiş mesele.


Sen elinden geldiğince ver, Allah hak etmeyenden alır, günü gelince hak edene verir imiş. Ya da zorlu bir imtihandan büyük mükâfatlar kalır eline. Korkma, senden bir şey gitmez imiş.


Belki giden zaman olur ama vardır bunda da bir acibe. Alınacak ders, pişecek bir benlik ve düşünce.


Bugün dönmeye karar verdim ben, kendime.

Yapanlar yapsınlar yapacaklarını, ne kadar alçalabilirler? Yerin dibinden öteye yol var mı gitsinler?

Alçalmayacağım bir daha onlar kadar, kalmayacağım da hiçbir şeyin yanına.