Aslında başını yastığa koyunca başlıyordu her şey. Bir gayesizlik içerisinde gibi, ne yapması gerektiğinin farkında lakin yapma hevesine sahip değildi. Ne yazık ki...


Günler birbirini kovalarken içindeki bu arzusuzluk gitgide artıyordu sanki. Hep böyle olacak değildi, ipin ucunu bir yerden tutacaktı illaki. Nefesi dahi sayılıydı alıp vermiş olduğu ama niçin yaşadığını unutmaya yüz tutmuştu. İçinde bulunduğu bu dert acep nedendi? İçindeki kaygılar, ne yapacağını bilmez bu tavırlar, geleceği ya da sevdiği için miydi? Halbuki bir sevdiği var mıydı, onu da bilmiyordu ya... Aklındaki soru işaretleri peşini bırakmıyordu. Belki de bırakamıyordu. Buna en çok neden olan da oydu -kendisi tabii ki- Kafaya her şeyi bu kadar takarsa olacağı da buydu. Sahi, niye böyleydi? Değişmesi mi gerekiyordu yoksa? Tüm bunlar, hayata daracık bir pencereden bakmanın vermiş olduğu rahatsızlıklardı bana kalırsa. Kendini bu halden çekip almak da ona kalmıştı. Oturup boş koymak da... Belki de istiyordu bu monotonluk maratonundan sıyrılmayı, belki de başaramıyordu. Yoluna çıkan engeller onu bu karamsarlığa sürüklüyordu. Tıpkı sizin de şu ana kadar hiçbir şey anlamadığınız gibi, o da anlamıyordu yaşadığı hayatı. Ama bir nefestir ya hayat. Onun için gayret ettiği kesindi. Kendisine verilmiş olan bu süreyi en dolu haliyle geçirmek istiyordu -elinden geldiği kadar- Gün içinde yaşadığı olumsuzluklar üzüyordu onu en çok da. Elbette hatırına düşmüyordu, sonuçta birçok imkana sahipti. İmkan olarak saymadığı nimetlere ulaşmak için gece gündüz dua eden insanlar karşısında... Birçok şeyin farkında ama hiçbir şeyin de farkında değildi. Ona düşen, sorumluluklarını yerine getirmek ve ertesi gün için günlüğüne yeni bir sayfa açmaktı. Bunları yapıyordu zaten ama yaptıkları yeterli miydi acaba? Daha fazlası mı gerekiyordu ona? Soruların ardı arkası kesilmezken... Yeni bir karar aldı, halihazırda olduğu gibi yaşamaya devam edeceğine dair bir karardı. Ama fazladan, her şeyi kafaya takmaktan da vazgeçmişti, geçebilirse! Boşvermişlik edasıyla bakacaktı bundan sonraki olaylara. Aklında kurup durduğu hayaller artık başka sonbahara... Şu an için öncelikleri farklıydı. Hayallerine de sıra gelecekti elbette. Ömür yeterse... Büyük hayalleri vardı aslında. O hayallere kavuşmaya gayret gerekliydi, değil para. Herkesin paraya taptığı bu dünyada para olmadan bir düş nasıl gerçek olursa... Çok çalışması gerekiyordu, çok. Tüm bunların, bu kargaşanın üstesinden gelip başaracaktı da.


Şimdilik, bu umutsuzluk kervanından bir an evvel kurtulmayı yeğliyordu. Ama olduğu gibi kabullenip yaşamayı da ihmal etmiyordu. Yoksa, en iyisini mi yapıyordu?