İnsan aklıyla kalbinin verdiği savaştan ibaret olmamalı. İnsan aklıyla kalbi arasında kalmamalı zaten. Bir savaş olmamalı! Bense... Bir savaşın ortasındayım, bir yangının en harlı yerinde. Ne bu yangını söndürebilecek kadar soğukkanlıyım ne de yok sayacak kadar güçlü. İnsanın kendi karmaşasını görüp anlaması çok korkunç bir şey, bakışların buluşması kadar korkunç. Bir karmaşa yumağı büyüyor içimde ve ben o ilk ipi çekemiyorum. Bu yumağı çözecek o ilk ipi... Çekemiyorum. Korkunç! Müze ziyaretçisinin dediği gibi: “Tanrım, yardım et bana! Nereye gideyim?” diye yalvarmak geliyor elimden, fazlası değil. Bir karmaşa yumağıyım ben, en dehşetli çelişkiler bende bulunur. O ilk ipi ararken yeni düğümler atıyorum benliğime. Daha da karmaşıklaşıyor ve büyüyorum. Cahit... Galiba bir çığa dönüşüyorum. Çözemiyorum. İnsan olmak korkunç bir olay, en az olamamak kadar. Sence de öyle değil mi Cahit?