Şu Ankara'nın yokuşlu yolları bana Sarıkamış'ı anımsatıyor. Sonra Konya'da biraz duruluyor insan. İlerisi ülkenin batısı oluyor. Ve meşhur Afyonkarahisar otogarına varınca bütün pişmanlıklar o an başlıyor işte...
Isparta hep bir köprü olmuştur Antalya için. Otobüste sıkılan dayının birisi muavine seslenir o vakit: "Bodruma ne kadar kaldı kardeş?"
"Az kaldı, bekle." deyip bilinçaltını kusacak gibi oluyor. Ancak tekrar yerine oturuyor muavin kardeş. Böylesi komik bir durumda herkes geriliyor biraz. Sonra geçip gidiyor. Deniz karşılıyor ya bizi, bir de güneş doğarken... Bütün yolcuların her biri başka bir sekansa giriyor. Bebek ağlamasının çekildiği tek nokta orası işte. İnsanın bir parçası orada kalıyor. Ya da anı diyoruz böyle olaylara. Eğer Kars'tan İzmir'e gidilmişse, bir de araba ile gidilmişse dünyanın küçüldüğünü düşünürsünüz. Ortak kaderimiz yollar değilse de nedir? Kısa bir şarkı dinler gibi uçakla gidince neyi yakalar insan? Kars'tan İzmir'e bir yokuş aşağıdır Türkiye.