Hatice, genç adamın hamilelik sürecinde ona giderek daha fazla yabancılaştığını fark etmişti. Genç adam, Hatice’nin kararlılığı ve büyüyen hayat karşısında korkuya kapılıp sürekli kaçmayı seçiyordu. Hatice ise bu durumu kabullendi, onun peşinden koşmadı. Yeni bir başlangıç yapmak adına tayin isteyip başka bir şehre taşındı. Genç adam, onun gidişini yalnızca izlemekle yetindi, hiçbir şey söylemedi. Bu, ikisi için de sessiz bir veda gibiydi.
Genç adam, içinde ne olduğunu çözemediği bir boşlukla Arzu’nun kapısını çaldı. Arzu, kapıyı hafif bir gecelikle açtı, dudaklarında sinsice bir tebessüm vardı.
Arzu:
“Bu saatte beni özlemiş olmalısın. Yoksa başka ne işin olabilir burada?”
Genç adamın gözleri onun üzerindeki ince kumaşa takıldı. Sanki Arzu, her hareketiyle onu günaha davet ediyordu.
Genç Adam:
“Seninle olmak, başka her şeyden daha kolay.”
Arzu, bu cevaba hafifçe güldü, ama içinde bir alay saklıydı. Bir adım daha yaklaştı, yüzünü onun yüzüne yaklaştırarak fısıldadı:
Arzu:
“Hatice hamile, değil mi? Neden masum bir insanın hayalleriyle oynadın? Ama biliyor musun, seninle ilgilenmemin tek sebebi bu. Çünkü sen o kadar zayıfsın ki kendine bile ihanet ediyorsun.”
Genç adam sessiz kaldı, sanki Arzu’nun sözleri onu görünmez bir yere çiviliyordu. Arzu, onun saçını nazikçe okşadı, ama gözlerinde sert bir ifade vardı.
Arzu:
“Bana öyle hayran hayran bakma. Bu kadar aptalca bir bakışa tahammül edemem. Seni istiyorum, ama istediğim her şeyin bir bedeli vardır.”
Genç adam, onun bu dominant tavırlarına hem hayran hem de tutsak olmuştu. Arzu, yavaşça elini genç adamın göğsüne koydu ve tişörtünü yukarı sıyırdı. Tam onu tamamen soymak üzereyken durdu, derin bir nefes aldı ve alaycı bir ifadeyle sordu:
Arzu:
“İstersen Hatice’yi de çağıralım. Üçümüz birlikte neyin eksik olduğunu buluruz. Ne dersin?”
Bu sözler genç adamın damarlarında soğuk bir elektrik akımı gibi gezindi. Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki Arzu, sert bir tokat attı.
Arzu:
“Git buradan! Bir daha kapımı çalma. Sen ne istediğini bile bilmeyen zavallı bir çocuksun. Ama unutmadan söyleyeyim: Hayatta her istediğini bulamazsın. Bazen, en çok istediğin şey seni yok eder.”
Genç adam, neye uğradığını anlamadan dışarı fırladı. Kapı onun ardından sertçe kapandı. Arzu içeride şeytani bir gülümsemeyle duruyor, kendi kendine mırıldanıyordu:
Arzu:
“Onlar beni anlamaz. Ben onların hem düşmanı, hem annesi, hem de arzuladığı cehennemim.”
Bu gece, genç adam Hatice’nin neden bir kurtuluş olduğunu ve Arzu’nun neden ulaşılmaz bir nirvana gibi göründüğünü anladı. Ama bu anlayış, onu değiştirebilecek kadar güçlü değildi. Onun trajedisi, kendini çözümleyemeyen bir ruhun çırpınışlarıydı.