Kasımda diz çöker gökyüzü aşıkların önünde. En bilindik sevdalar kasımda başlar. Soğuk bütün sevdalıları ansızın yakalar; ısınmayan eller, gönüllerdeki sevdanın ateşiyle ısınır. Isınır ya, kimisi de o yanması gereken ateşine kendi kav olur da kibritine bir türlü söyleyemez. İkisi de ilk yağan kasım yağmuru ile birbirinden belki çok uzakta, belki yan yana ıslanır da ziyan olurlar. Soğuktan bir çayın dumanında, dudaklarında, ıssız bir kasabada, dağın en zirvesinde elleri kesilmiş, yanakları al al olmuş, bildiği tek çiçek karanfil olan bir çoban çocuğundan hallice, yorgun ve çelimsiz bir türkü, hatıralara dalar, onsuz geçen ve geçecek günlere sitem ederken ısınmaya çalışırlar. Sevda, eller kavuşunca değil gözler kavuşunca sevda olur, bu sebeptendir göz kapaklarına yüzünü resmeylemek ister her aşık, aşkının gözlerini. Her saniye hatırlamak için değil; aklından çıkarmadığını, yanında bulamadığını, bir an bile görmemeye dayanamadığındandır. Neyse dostlar, kasımlarda ellerinizin soğuğunun, sevdanızın gözlerindeki gülümseme ile ısınması dileğiyle. Bir türkü ile bu yazıya burada noktayı koyalım:
Seher yeli bizim ele gidersen
Nazlı yâre küstüğümü söyleme, söyleme
Ne hallara düştüğümü sorarsa
O yâr beni sorarsa, o yâr beni sorarsa
Bağrıma taş bastığımı söyleme
Ona söyleme, yâre söyleme, söyleme
Bağrıma taş bastığımı söyleme
Yâre söyleme
Ağrılar baş tutar ahuzardayım
Mansur gibi çekilmişim dardayım, dardayım
Gezer dolaşırım da bilmem nerdeyim
Nerdeyim nerdeyim nerdeyim
Deli deli de estiğimi söyleme
Ona söyleme, söyleme, söyleme
Deli deli de estiğimi söyleme
Ona söyleme
Belki bir gün çıkar gelir diyorlar
Gönül muradını da alır diyorlar, diyorlar
Seven sevdiğini bulur diyorlar
Diyorlar, diyorlar, bulur diyorlar
Umudumu kestiğimi söyleme
Ona söyleme, yâre söyleme, yâre söyleme
Umudumu kestiğimi yâre söyleme
Yâre söyleme