Uzun uzun yazmak istediğim çok şey var. Hepsi birbirinden alakasız ve ipin ucunu kaçırabileceğim konular. Sıkı sıkı tuttuğum yaşam halatı denen zımbırtıyı serbest bırakma hayaliyle yaşıyorum. Uçurtma uçururken hissettiğim hisle aynı. Kaybolmak ama hayatın kıyısından köşesinden bir yerlere tutunmak. Belki sert rüzgarlarla binbir yara almak ve bir daha asla uçamayacak hale gelmek. Ama buradan uzaklaşmak. Ama burayı yakmak, yıkmak, harabeler yaratmak ve yüzüne bakmamak. Dönülmez yollar ama belki biri ipin ucunu yakalar, keseriz. Bir tekneye atlar okyanusun ortasında sürükleniriz. Kasırgalara ev sahibi olan kasabalara evimiz diyelim ama buradan gidelim. Doğrusu, buradan kaçalım. Buradan kaçmalıyız. Korkunç bir düzene sıkışıp kaldık, biraz insanlardan soyutlanmalıyız. Ne tür bir eziyettir bu, buraları bırakmalıyız. Sessiz, sedasız ve lütfen baş ağrısız. Kamburum çıktı, gençliğimin baharındayım, saçım ağarmadan biraz gülmeliyim ve artık uyumalı. Güzel rüyalara sarılmalı, güzel insanlar tanımalı. Ama buradan kaçmalı, ama buradan yok olmalı.