Bilinsin.

Gölgemi eve vardıran tüm sokakların, ben

adımların, kilitlerin ve anahtarların

diyetini katre katre ödedim

Duramadım çok ağaç gölgesinde

Bilemedim soba diplerini, sıcak kestaneleri

Okul yolu ellerini, baba gözlerini

Yoldaş güvenini


Bilinsin.

İyiyi aksiyle tanışarak bilenleri de var dünyanın

Yalan değil, misal

Kestane kokusu bana hastane bahçelerini hatırlatır

Dört girip üç çıkılan kapıları

Annemi hatırlatır sonra

İki evladı yitmiş, yoklukla büyümüş kalbi, annemi


Bilinsin.

Alın hattım kırışıksa, yan komşuda ütü yok değil


Bilinsin.

Yirmi beşimde birkaç yumruk için

Sattıysam yarınımı, durduysam sonra birden

Üç saniye birden, şimdi ondan var bu şiir

O kitabı yırttımsa on beşimde

On üçümde seyyar lamba kablosu büktüysem kalemden çok

Ve yalnız yürüdüysem ömrümü çeyrek asır

Ablamın toprağı neden kötü kokar

Neden kusturur beni otobüs yolculuklarında

Yediydi yaşım

Bildiğimden.


Bilinsin.

Çocukluğumdan artırdığım dişlerimi

Kolumdan çok asfalta sundum

Yalan değil yaptım bunu

Burnum böyle eğri değildi eskiden

Sade gölgesi değildim solgun bir omurganın

Beni kendimden yonttular, ikiden hiç yaptılar

Görmediler değil; gördüler beni,

gördüler ve titizlikle ayırdılar kendilerinden

Biz buradayız dediler, sen oradasın

Demedim siz kim, ben kim

Dünyanın görünmesi buymuş dedim

Meğer

Yürüdüm.


Bilinsin.

Omurga çürüten dikliği boynumun

Bedeli bahçemin çiçeksizliğidir

Gözlerden parıltı okuyanların

Fenerle girdiği o kapıya

Benim ismimle kargo taşırdı yelekli birileri

Etseydim sipariş boşluktan başkasını


Bilinsin

İçim, iflas etmiş esnafın eve dönen elleri

Şimdi eğriyim biraz, aksi mümkün değilim

Aksayan aklımdan bilmesinler sesimi

Ortaklaşmasın, bölünmesin

Anlaşılmasın, sevilmesin görüntüm

Hayır, onların olsun

Dostlukları, varlıkları, ödülleri, övgüleri onların

Boşluklardan demet

yaptıkları çelenklerle bana

sen iyisin demesinler


İstemem.

Bilinsin.