Kül tablasından bir öğüne

batırdığım çatal kaygı duruşunda.

Dizildiğin boğazımda sıralı düğümler.

Dibi sıyrılan aklımın kırıntısı

toplanırken parmak uçlarında,

kaçtır ısıttığım penceremin dibinde

buz tutmuş bekleyişler saygı duruşunda.

Sessizliğinde çınlayan sirenler

orkestrasında eli kolu bağlı pandomimim.

Dudağımdan ıslığımı çaldın,

rüzgara suç atma şimdi.

Hiç olmazsa kediye baksaydın,

ben bu gece de ceryanda kalıcam

Belki uçuşur küllerin.