Bu satırları yazmadan önce kaybolan benliğe bir yolculuk gerçekleştirdim. Onu hala daha arıyorum ama onun içimde olduğunu biliyorum. Bana yakın bir o kadar da uzak. Anlatmam gereken şeylerin olduğunu iki gün önce yedi senelik arkadaşımın “Hiçbir şey hissetmek istemiyorum!” cümlesinde fark ettim. Bileklerine jiletle geçtiği her bir çizgide ömür denilen parça mevcut.


Gözlerimi kapatıp kendime sormaya başladım “Gerçekten yaşıyor musun?” diye. Bu yaşamak, hayatı dolu dolu yaşamak anlamında değil. Alamadığım nefesi sorguladığım zamanlar oldu. Bana göre yaşamak o nefesi almaktı. Hissetmek, “işte buradayım!” demekti. Sanki o nefes olmadan kayıp bir yolculuğa kapılmış gibiyim. Karşımda gördüğüm çizgiler beni de içeriyordu. Kendime karşı verdiğim en zor mücadeleyi yakın arkadaşımın gözlerinde bulup ağlamaya başlamıştım. Tek sorduğum soru, hayatta en çok dile getirdiğim “Neden?” kavramıydı.


İnsanların neden kavramı üzerine çok durduğunu düşünmüyorum. Yani, en azından benim çevremde. Daha çok gelişme ve sonuç odaklı ilerlerken nedeni sorgulayan çok insan olmadı hayatımda. Çaresiz olduğunda tek yapmak istediğim şeyin ortadan kaybolmak olduğunu anlamlandırdığımda bunun saçma olduğunu düşünenler de vardı. Oldukça zor olsa da benim için en açık yoldu yok olmak, kaybolmak. Çünkü insanlar çabuk unuturlar.


Kaybolmamak için verdiğim sözler, içte kalan neden sorusuna yanıt olarak gözyaşı, birkaç kelime ile içimdeki bu satırlar için yaptığım hazırlıklar. Zamanla unuttuğum notaları özlüyor oldum. Sanki kendi mücadelemin rakibi kendimmiş ama bunda çok zorlanıyormuşum gibi hissediyorum. Bu kelimeleri bile bir araya getirmek benim için büyük bir anlam. Kendim için bir şey yaptığımı hissediyorum.


En son ne zaman kendin için bir şey yaptın, BEN?


Hatırlamak istediklerim ile hatırlamamak istemediğim anıları hep aynı notalar ile birleştirdim. Bu yüzden notaları kaybettim. Yolculukta da kendimi kaybederken insanları buldum. Tanımadığım insanlarla çok tuhaf sohbetler gerçekleştirdim. Yeni insanlarla tanıştım farklılıkları ve yeni bakış açıları keşfettim. Bazıları “Benim için bir şey yap!” peşindeyken, bazıları gerçekten duygularımı hissetmeme yardım ediyordu. İnsanlara farklı göz ile bakmaya başlamıştım sanırım.


Gerçek dünyamda işler farklı işliyordu, duygusal olarak boşluklarımı farklı şeylerle doldurmaya çalışıyordum. Fiziksel olarak bana zarar verecek olmasına rağmen daha fazlasını isteyip duygusal olarak eksikliklerimi değişik şekillerde kapatıyordum. Ancak bu asla ilgi ve meraklarım olmuyordu. Sanki ilgi ve meraklarımı duygularımı bastırmak için kullanıyordum bir zamanlar. Bu nedenden dolayı onları benliğimden uzak tuttum. Zaman geçtikçe çok özlesem de cesaret edemedim. Hala daha çekincelerim mevcut. Bu satırları yazmak oldukça zordu yaklaşık olarak üçten fazla kez başlayıp sildiğim anlar oldu.


Bir o kadar da içim şu anda bir heyecan mevcut çünkü tahmin edemiyordum bu satırları yazarken hislerimi anımsayacağımı. Buna karşı verdiğim çabanın yaşattığı güzel hissi gerçekten güçlü bir nefes oldu benim için. Duygularımın 50 mg, 100 mg, 150 mg’lık küçük haplara teslim etmek bana ağır geliyordu. Hala daha geliyor. Onları kabul ediyorum, kendimin de farkındayım. Ama beni bu denli etkilemesine karşın bir o kadar da sinirliyim. Çünkü öz güven diye bir şey kalmıyor, inan bana… Kendi kendime “ahh, sakinleşmeye ihtiyacım var!” deyip ilacımı aldığımda, girdiğim tripler aklıma geldikçe gülüyorum.


Ömür diyorduk… Yakın arkadaşımın çizdiği ömür, benim bir kağıda sığdırmaya çalıştığım kelimelerin bütünü ömür, gözlerime bakıp düşünülmeyen çığlıklar ömür. Geçiyor işte zaman kavramından farkı yok. Göreceli ömür anlayışına sahip olabiliriz. Kendime karşı bir şey yapmadığımı fark edince inanılmaz bir çöküş yaşadım. En çok da kendime karşı bir şey yaptığımı sanmam canımı acıttı.


Bu yolculuğu anlamlandırıyorsam hatırladığım notalara borçluyum. Her şeyi hemen rafa kaldırmak doğru bir fikir değilmiş. Bunu da öğrendim. Arada bir yerlerde unuttuğun karaladığın şeylere yeniden bakmak, dinlediğin notalara geri dönmek beni buralara getirdi. Benliğimi kaybettiğim bu yolculukta aramaktan daha fazlası için uğraşmam gerekiyor. Tıpkı bastırdığım duygularım için kelimelerin benim için daha fazlasını yaptığı gibi.


Ben, için iyi dileklerde bulunuyorum. Ateş bizler için çok zararlı gözükse de birçok işte ondan faydalanıyoruz. Yüreğimdeki ateşi ömürlere bağışlıyorum.


Başlamak istediğim nice ömürlere…


Teşekkürler.


Ben.