Dilde eski haritalarda kayboluyor

Nereden uzansa yetişemediği hazine

Pusulasız geçtiği sokaklarda

Yitik aklı

Yeni yabancıların kelamına kanıyor

Gülümsemesinde sallanıyor hayat denen salıncağın.


Korkuları virane

Üstü başı yırtık

Akşam ezanında kaldırımda,

kimsesiz çocuk

çağrılmayan!


Havası matem, çalıyor etekleri

Hayalleri mumyalanması firavunun, manasız

Şimdi gövdesi Orta Asya'da bir petrol kuyusu

Savaşlar çıkarmak üzere damarlarını diri tutan şu volkan

Evden uzak bir mülteci gibi,

çalışıyor tasının kafası.


Savaşların ortasında odası

Penceresiz

Saksısında inci tanesi soluyor

Kaçıyor bu savaşlardan

“Aç yollarını" diyor

"Ben geldim” diyor

Çekimine kapılmış kutuplarda pusula

Üstü kir pas

Dikenli yolların emekçisi

İki kapılı hanların yorgunu.


Daima, uzak

Yarınları

Kanayanlarına tütün basmış

Korku-luklar dikili

Tarlalarında mutluluk

Toprakları nadas görmüş

Hasatı yok.


Alacaklı köyün ağası

Beyaz öküzü sırtlamış

Masallarda uyuyan güzelliğe suni teneffüs yapıyor.