Acıyı kazıyorum ulaşmak için elmaslara.
Ölmemek cehennemden daha büyük ceza aslında.
Ne sunulursa sunulsun bilinçli yaratıklara;
Yaratır bir burun, kıvırmak için eninde sonunda.
Acın yoksa uğrama bana;
Tutun yalanına, hevesini yok yere kırma.
Kim şanslı, biliyorum; kim ölüyü oynuyor, biliyorum.
Nereden bildiğimi, geldiğim yerden biliyorum.
Ve beni nereye sürüklediğini bu eziyetin...
Ruhla beden etseydi takas;
O zaman susmazdı kafaya dayanan silah.
Hala gülüyorsa yüzün, yarına açsa içinde ki hayvan;
Uzak tut doyumsuzluğunu ölüme olan tutkumdan...
Titreyen ayaklarım dikenli yollarda.
Kabullenilmeyecek bir hasarım ben, kusursuzluğun sıvazlandığı sahtekar kollarda.
Yaşamayı öğrendim ben dibi sıyrılan yozlaşmışlıklarda.
Aslında hiçbir şey bilmediğimi öğrendim ben, kellesiz aynalarda.