Merhaba ilk aşkım. Sana selam verecek cesaretim yok. O yüzden buraya dökeceğim hislerimi. Henüz 12 yaşımdayken, aşkın ne olduğunu daha yeni anlamaya başladığım zamanlarda tanıdım seni. Farklıydın, ben de bunu sevdim zaten. Zorbalığa uğruyordun, en çok çocuklar acımasızdır. Hiçbir şey yapamıyordum senin için. Keşke anlayabilseydim neler hissettiğini. Hiç karşılıklı oturup konuşmadık. Ama bakışlarımızla çok şey anlattık birbirimize. Şarkılar mırıldanmayı çok severdim. Karşıma geçip beni dinlerdin. Her gece yatmadan önce seninle hayaller kurardım, ertesi gün acaba gelip konuşur musun benimle diye düşünür dururdum. Ama ertesi gün olup yanıma biraz yaklaştığında hemen kaçardım. Utanırdım çünkü seninle birlikte görülmekten. Özür dilerim. Sana mektup yazmıştım bir gün. Demiştim ki: "Daha erkeksi davransan ne olur sanki?" Özür dilerim. Yıllar geçti, 23 yaşıma bastım. Seninle yolda karşılaşıyorum. Seni her gördüğümde kendimden utanıyorum. Yanına gelip "Beni hatırladın mı?" demek istiyorum. Ama cesaretim yok. Nasıl yapabilirim ki? Cesaret edemediğim her işte seni hatırlıyorum. İmreniyorum senin cesurluğuna. Dün gördüm seni, ruj sürmüştün. Öyle yakışmış ki. İnsanların kendinden çok başkalarıyla ilgilendiği, biraz olsun farklılık gördüğünde çileden çıktığı bu küçücük ilçede kendin olabilmene o kadar imreniyorum ki. Bir şeyden korktuğumda seni aklıma getirip cesaretleniyorum. Beni hatırlıyor musun bilmiyorum ama ben hâlâ senden güç alıyorum.
Kendi Kendine Konuşmalar 2
Yayınlandı