Sessiz bir yerde bulunmanın verdiği huzurdan sonra gelen o ıssızlık hissi ve düşüncelerini derinleştiren detayların farkındalığı. Gelir gider, sırası bozulmuş bir şekilde. Neye uğradığını, ne düşüneceğini, ne hissedeceğini şaşırır insan. Bakakalır öylece bir sandalyeye, bir postere, bir kahve bardağına. Gerçi şu an yazarken şunu anlıyorum, aslında bu halin bulunduğun yerle bir alakası yok, o yürekten gelen bir ıssızlık zannımca.

Ne gariptir insanoğlu. Elbet kendini yiyip bitirecek, düşünmekten heba edecek, kendini karamsarlığa itecek bir şeyler bulur. Ha baktı bulamıyor, işte o zaman daha da kötüleşir durum. Bu sefer yaşama sevinci denilen şeye benzer her şey kaybolur. İlk seçeneklerde bulabiliyorsa tam kalbinin içinde bir kıvılcım, bu sefer ne kıvılcım ne kül bulur. Neden ama değil mi? Neden? Dertsiz, tasasız yaşam neden tatsız? İşte deşilmesi gereken nokta da bu.

Ne yazdım şimdi burada? Bir kaç garip cümle. Galiba alışmam gerek artık bu ne üdüğü belirsiz yazılara. Hamurumda yoktur belki akıcı, konudan konuya atlamadan yazabilmek. Ki zaten kimlere beğendireceğiz ki kendimizi? İçimizdeki sıkıntıyı atmamıza veya boşluğu doldurmamıza gülümseyip devam edelim suyun üzerinde kalmaya çalışmaya.