İnsanlar neden özgür değil?

Bu sorunun cevabı o kadar uzun fakat uzun kısmı atladıktan sonra o kadar kısa ki anlatmak yahut betimlemek mümkün olamayabiliyor bu mesafeyi.

Bu yazıyı yazarken hiç özgür değilim. Sizler de okurken özgür değilsiniz, okumayı siz tercih etmediniz, okumayan kimselerde okumamayı tercih etmediler.


Kocaman bir çemberin içerisinde varlığını sürdüren bizler, bu çemberin dışına ancak düşünmeyi tamamen bırakıp içgüdüler ile yaşadığımız zaman aşabiliriz. Sanıyorsanız yanılıyorsunuz.


Yaptığımız tüm hareketler, en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm hareketler, binlerce yahut yüzbinlerce hareket ile bağlantı kurup onlara yön veriyor. Bu yazıyı yazarken özgür değildim çünkü bana ilk yazımı yazdıran şey benim seçimim değildi. Özgürlük üzerine yazı yazmak özgür bir seçim değildi çünkü özgür olmadığımız fikrini aklıma sokan faktörler benim seçimim ile oluşup kafamın içine girmedi. Yok olan özgürlüğü mantıklı bulmam yine salt tercihten oluşmuyordu çünkü bunu haklı bulmam için yeterli tecrübe sürecinden geçmeyi tercih eden ne yazık ki ben değildim. Eğer durumun gerçekten böyle olduğunu sizde kabul edecek olursanız, bu zincirlemenin içinde özgür olmayan iradenizle bir seçeneği doğrulamış olacaksınız, yıllar süren hayatınızdaki gelişim cetvelinizin her bir dönüm noktasında istemeyerek yaşadığınız tecrübeler ile benim bu fikrimi doğru bulacaksınız, hepsi bu kadar. Eğer doğru olmadığını düşünecek olursanız tecrübeleriniz arasında bu fikri kabul etmeniz için yeterli sentez ve birikim olmadığını düşünebiliriz. Çünkü fikrimin aksini düşünmenizin sebebi, ya bu fikri kabul eden kimselerden tamamen farklı tecrübeler edinmeniz yahut elde edilen tecrübelerinizi bu fikri kabul etmeniz için gereken yolda işlemediğinizi düşünebiliriz ki tecrübeleri işleme konusunda da özgür olmadığınızı varsayabiliriz, keza size kazandığınız tecrübeleri nasıl işlemeniz gerektiğini öğreten yine zaman olduğu için, tercihleriniz dışında kalan bu varyasyon yine sizi özgürlükten alıkoyuyor.


Tüm bu anlattıklarımı, bir köşeye bırakacak olursak eğer yine de özgür değiliz. En kesin ve temel gerçek olan ölüm, seçimlerinizin dışında gelecek intihar etmiş olsanız dahi ölümü özgür bir biçimde kucaklamış olmayacaksınız. Birden fazla seçenek arasında seçecek olan kişi sizseniz eğer, seçenekler arasından hangisini seçerseniz seçin, gerçekten özgür bir seçim yapmış olmayacaksınız.

Bunun sebebi ise taraflı olan bakış açımız, her neyi tercih ederseniz edin seçtiğiniz o seçenek sizin yıllarca yaşadığınız hayatın seçimi olacak. Bu zincire buradan devam ettiğiniz taktirde ne hayatta olmayı siz seçtiniz ya da nasıl bir hayata sahip olacağınızı. Bundan dolayı bütün tercihleriniz, size yaşatılan olaylar, duygular, dolayısıyla tecrübelerinizin nihayeti olacaktır. Eğer yaşayacağınız olayların tamamını biliyor olsaydık tercihlerinizin tamamını mükemmel bir nokta atışı ile her defasında tahmin edebilirdik. Bir kimsenin tüm hayat tecrübesini bilmek, matematikte bulunan tüm rakamların ve sayıların farklı işlemler nihayetinde hangi sonucu vereceğini bilmek gibi, bu sayede bir hesap makinesine sahip olabilirdik.


Konuyu daha iyi anlamak adına bir hikaye üzerinden devam etmek işi kolaylaştıracaktır.

Ahmet adındaki karakterimizin tecrübe ettiği ve psikolojik olarak içinde barınan durumları öğrenelim.

Ahmet, hayatı boyunca sevgisizliği tecrübe edip sevgiden mahrum kalmış biri, hayatı seyrederken kendisi depresyon ile boğuşuyor olsun, çekingen tavırları olan, iletişim kurmakta problemler yaşadığını da söyleyelim. Tüm bunların ardından birden fazla olan seçenek içerisinden Ahmet'in hayatına giren kadından söz edelim. Ahmet görüşebildiği kadınlar arasından Ayşe adındaki karakterimizi seçmiş olsun.

Ayşe, sevgi duygusunu tecrübe etmiş ve bir insana sevgiyle nasıl yaklaşılacağını öğrenmiş biri, üstelik karşısında ki insanı anlayışla karşılayan, duruma yaklaşım açısından genel itibari ile nazik biri, iletişim yeteneğinin gelişmiş olduğunu ve yine hesaplamamızın pek mümkün olmadığı sebepten dolayı Ahmet gibi karakterlere ilgi duyan biri olduğunu da söyleyelim.

Ahmet'in, hayatını ve kendisini gözden geçirdiğimiz zaman Ayşe Hanım'ı neden seçtiğini anlamamız gayet kolay olacak. Aynı zamanda Ahmet'in, Ayşe tarafından neden tercih edildiğini de anlayabiliriz.


Peki, Ahmet veya Ayşe özgür mü? Ahmet'in içinde bulunduğu durum farklılık gösterseydi, Ayşe'yi tercih edecek miydi? Ayşe, tecrübelerini bu yönde işleyip bahsettiğimiz özelliklere sahip olmasaydı Ahmet ile vakit geçirip onunla ilgilenecek miydi? 

Burada sorulan tüm soruların cevabı hayır. Hikayede bulunan bütün olaylar ve faktörler, kişilerin tercih etmediği şeyler doğrultusunda ortaya çıktığı için özgür bir tercihin sonucu bir ilişki olduğunu söylemek mümkün değil. Sebebi ise tercih etmediğimiz her şeyin, tercih edeceğimiz her şeye etki etmesi.


Tüm paradoks ve çıkmaz kendini sahneye tam bu kısımda atıyor sayın arkadaşlar.

Bu yazıyı yazan benim, özgür gibi, bu yazıyı yazarken kullandığım tekniği, kullanmam gereken kelimeleri, koyduğum yanlış nokta ve virgülleri ben kendi ellerim ve aklımı kullanarak, kendimce yazdım. Kendimce kelimesi özgürlüğü çağrıştırıyor öyle değil mi? Kendimce kelimesinin bile derininde özgürlüğün zerresi yoktur, işte nedeni: kendim yirmi yıllık hayat tecrübem süresince "kendince" hareket eden insanların bana verdikleri sayesinde ortaya çıktı ve var oldu, en başından sonuna kadar. İşte tüm meselenin en kısa cümleye sıkıştırıldığı nokta, tam olarak burada.


Herkes Özgürdür, Bu Yüzden Kimse Özgür Değildir.


"Kendince" kelimesinin barındırdığı milyonlarca "kendince" hareket eden insan, olmama ihtimali sıfır olan iletişimi kullanarak, hem kendi özgürlüklerini, pek tabii diğer iletişime geçtiği "kendince" kutusunun özgürlüğünü elinden alarak kimsenin çözemeyeceği ve içinden çıkamayacağı bir zincirleme kaza yarattı.


Sayın kendince hareket eden kimseler,

Her biriniz özgürsünüz, bu yüzden hiçbiriniz özgür değilsiniz...