Bugün doğdum.

Dört buçuk milyar, altı yıl önce bugün,

Dünya olmadığı kadar büyük ve yalnızdı.

Üstümden attığım çamur soğuktu,

Bedenim soğuktu.

Babasının bahçesinden kovulmuş çıplak komşum

Ve ben, nereden geldiğimi hiç bulamadım...

Birilerine karşı çıkmış,

Affı olmaz bir kabahat işlemiş gibi,

Her gün yeniden doğdum.


Bugün doğdum.

On dört asır, yirmi altı ay önce bugün,

Genç bir adam 'ben sonuncuyum' diye bağırıyordu.

Kıtanın en kurak avlusunda

Elinde okuyamadığı bir kitapla,

Tanrının varlığını savunuyordu.

Yelesini düşman ellerden kurtarmaya,

Ve yaşatmaya koşmuştum bir hışım.

Ne tanrısını tanırdım ne kendisini,

Ama henüz gençti.

Başı dik ve gözü yaştı.

Gücüm yetmedi kırmaya,

Ona hınçla atılan zehirli taşları.


Bugün doğdum.

İki çağ, altı hafta önce bugün,

Bileklerim kırılgan,

Kılıcım kemiktendi.

Yine de kaçmazdım kavgadan.

Özgürlük satan diktatörlere,

Kızgın sular fırlatmaya yürümüştüm,

Yüz binlerce mahkumla birlikte.


Bugün doğdum.

Yirmi dört sene, altı saat önce bugün,

Küçük bir evin geniş salonunda

Ve mendilsiz, bıçaksız, tanrısız

Ayaklarımdan çekiştiren yaşlı kadın

Üstümdeki kan lekeleri kurumadan

Ve aldırmadan ürkekliğime,

İnsan olmakla yaftaladı.

İnsan olmakla ağlattı.


Henüz doğdum.

Gözümü açtığım altı saniye önce,

Elim el, yüzüm yüzdü.

Bir düşte yekpare evimi arıyordum.

Ta ki!

Toprağı andıran dokunuşuyla bir yabancının,

İnsan olmaya uyandırıldım...