Kendimi kandırabildiğim kadar aldığım nefese kırgınım

bin dereden su getirmiştim oysa oyalanmak için 

yokmuş dünyalık bir şeyler taşıyacak rüzgarım 

geride kaldı hep alıştığımı sandığım yıllar

ve geçti, ufku değişti bütün bilgeliklerin 

hâlâ her mabette yakarış bekliyor acılar


bezgin ve pejmürde varlıktan her açılan bahis

çabucak kapanıyor tarih ve tabiat gözetiminde 

artık yitip gitmiş iletkenliği daha çok dillenir

eskiler susar ve iyice anlaşılır son kertede 

insan demek, başkalaşıp kitapsızlığa şekillenir


yaratmaktan münezzeh akla gelen, içime düşen istek 

anlamı ne yapmalı diye sordurur hayata

el- cevap; artık açmayı bilmiyorum yol ya da çiçek  

bir düş akıntısıymış ki bunu yaşamak siliyor akıldan

sanki kimin aldanıştan daha iyi toprağı vardır,

gelecek hakkında biraz ümit yeşertecek  


ey sırtımdaki kadim ürpertiden görünen doğum,

bir bak, önce hesap sonra kıyas et beni

başımın altında ayaklarımın üstünde 

ne kadarmışım bileyim