içinde ölen
dışında yaşayan
insanlar bilirim
gözleri aşk tomurcuğu
yüzleri damar damar
cıvıl cıvıl çocuklar
yemyeşil vadilere akar
bir sözleriyle
bir gülüşleriyle
delicesine gererken
vurulan zincirleri
bir paydosu çok görürler
müflis bedenlerine
dikenli tellerle
sınanmış ruhları
bir ateş lalesine
müştak gibidir
onlarla çıktığım
her yolculukta
yüreğim buruş buruştu
müstakil evlerin çatılarında
depremi andırırdı
göğün duruşu
üç çift göz buluşurdu
boşlukta
biri ben biri yollar
diğeri zaman
mıh gibi taşırdım
onu duygularımda
zihnimde bu tablo
hep bir başkaydı
ve anılar kırk yamalı
bohçaydı sanki
satır satır dize dize
dile gelirdi
"ufukta sabahın
kızıl sessizliği
Süleymaniye'de keşkelerin
bir son buluşu
Hisar'da annemin
elimden tutuşu
Üsküdar'dan bindiğim
devasa vapur
benim ergen
bakışımda ilahlaşırdı
fikrimize bulaşan kan
alnımızı delip
geçene kadar
öyle bir zifiri
olurdu ki ortalık
çer çöp, cam kırığı
gonca dikeni
çürüyen elmalar
intihar ederken
bulutlar yepyeni
zindanlar bulurdu
gölgesi yola düşerdi
paslı çivilerin
kasırga çıkar
fırtına çıkar
ömrümün tuğlaları
bir bir çatlardı
düğünlerde hüzünlü
şarkılar çalar
tek kişilik oyunlara
karar kılınır
misafir masalara
badeler sunulurdu
yabancıydı bakışlar
arzular iştihalar
hangi büyü bozulsa
benden bilirlerdi
ne kaçabilir
ne kızabilirdim
yine de üzülmez
yaratırdım
sevmeye bir sebep
gitmezdim
beklerdim dinmesini
acıyan yerlerimin
bir bambu ağacı
gibi sabırla
zambaklar gibi
çekilirdim suyuma
ebemkuşağı ölürdü
bazen zihnimde
ağıtların tuzu
dilimi yakardı
aynalara munis
yalanlar söylerdim
kurumazdı fikrimi
iğdiş eden kan
gitmezdi öfkemle
semiren canavar"
hatırlarım dünleri
gönlüm tetikte
hatırlarım
o iyi insanları
o güzel insanlara
teşne yüreğim
durmak mı bilir
baharlar görmeden
işte ben bir şikârım
böyle aşikâr
tek dostum camlar
ruhum ihtiyar
mütemadiyen
yolları gözlerim