Kıyameti yaşadım. Her gün tekrar tekrar yaşadım. Hiç bitmedi, kimseler de duymadı. Küçücük bir kıyamet beni ele geçirdi. Ne zaman sona erdi bilmiyorum fakat bittiğinde içimi çorak topraklar kaplamıştı. Koskoca bir çöl içimde hüküm sürüyordu. Ben de o çölün Mecnun'u olmuştum. O Leyla'yı arıyordu ben de kaybetiğim her şeyi...


Neler kaybettim, bu kıyamet neler aldı benden; sevgiyi aldı, umudu kör kuyulara attı, mutluluğu koparıp dikenleri saldılar ruhuma. Sahi, ruhum karanlığın mapushanesinde... Benden geriye hiçbir şey kalmadı. Kimsenin duymadığı, bilmediği küçücük bir kıyamet, kimsenin bilmediği herhangi bir insanın hayatını elinden çaldı. 


Mecnun gibiyim, arıyorum... Bulamıyorum fakat inatla yola devam ediyorum. Arada serap görüyorum. Ne bileyim işte masmavi gökyüzünü görüyorum, rengarenk çiçekler içinde yaşayan ruhumu, salıncaklarda salınan çocukluğumu, gökyüzüne uçan umut kelebekleri, rüzgarlar ile mutluluk getiren balonları görüyorum. Koşuyorum onlara doğru koşuyorum... 


Yok oluyorlar, gidiyorlar. Koskoca çöl ile dikenli kaktüsler kalıyor bana. İçimdeki korku, içimdeki milyonlarca kum tanesi neden gitmiyorlar, neden bitmiyor... Karanlık neden her yerde, güneşim nerede?


Bak doğdu işte güneş; masmavi gökyüzü dışarıda, kuşlar uçuyor, çiçekler açıyor, balonlar her yerde, insanlar sapasağlam. İçim yanıyor... Çölün ortasında kaybolmuşum. Aynanın karşısına geçiyorum içimi görmek istiyorum. Kumları atmak, karanlığı yenmek istiyorum.


Aman Tanrım! Bu da ne böyle? Aynada gördüğümden korkuyorum. Bu... Bu nasıl mümkün olur? İçim kan ağlıyor, ruhum ölüyor, çocukluğumu kaybediyorum fakat bedenim...


Bu gerçek mi? Bedenim sapasağlam, hiçbir şey olmamış gibi sapasağlam. Hiçbir şey yaşamamış gibi. Kıyamet sadece içimi mi vurmuş, peki neden?

Yüzüme bir gülümseme kondurup hiçbir şey olmamış gibi devam etmem için mi? İçim çöl olmuşken mümkün mü bu?


Herkes yaşıyor muydu bu kıyameti? Kaç kişi sağlam çıkıyordu, kaç kişi benim gibi bu çölde kayboluyordu? Herkes maskesiyle mi geziyordu?

Dünyan başına yıkılmış ama koca dünyanın bundan haberi yok ya da bilmezden geliyor. 


Dışarıdaki güneş, mavi gökyüzü, öten kuşlar, açan çiçekler... Kaç tane küçük kıyametin, kaç tane çölün üzerini örtüyor, dünya... Kıyameti henüz yaşamamış olan dünya, kıyameti yaşamış olanlara serap olan dünya.