Bugün de çok sessizdi ortalık ve ruhum bedenimi terk etmek için can atar gibi zorluyordu beni. Nefes almak bana hiç bu kadar ağır gelmemişti. Çevremde içimi dökecek kimsemin olmaması ve bu hayatta yalnız başıma kaldığımı bilmek canımı çok acıtıyordu. Dışarıdan insanlara baktıkça ne kadar rahat sohbet ettiklerini görüyordum ama insanlar benim selamımı bile almak istemiyor gibiydi. Acaba ben çok mu kötü birisiydim. Aslında kimseyi kırmamak için kendimi ne kadar sıksam da bunun bir anlamının olmadığını görmek de yakıyordu canımı. Öyle ki arada selam verdiğim insanlar bile beni görmezden gelmeye başlamıştı. Galiba her zaman dedikleri gibi, insan bir kere düşmeye görsün hemen herkes anında sırt dönüyordu.


Son zamanlarda kimsem kalmamıştı. Eve sığamıyor, dışarıda ise çok bunalıyordum. Gerçekten böyle mi olması gerekti bilmiyorum ama neden kimse benimle konuşmak istemiyordu anlayamıyordum, yoksa cidden çok mu kötü birisiydim? Ama hep iyilik yapmaya özen gösterirdim. Galiba bir yerde hata yapıyordum. Kalbim o kadar yorulmuştu ki böylesine dışlanmaya dayanamıyordu. Geceleri artık hiç uyuyamaz olmuştum. Arada şans eseri daldığımda ise geçmişte ne kadar şen şakrak olduğumu görüyordum ve hiç bitmesini istemediğim bir ana dönüşüyordu o anlar. Cidden ne olmuştu da böyle bir anda kötü hissetmeye başlamıştım, ben de bilmiyorum. Sadece son zamanlarda işlerim yolunda gitmiyordu. Ne kadar çabalarsam çabalayayım hep bir şekilde tepetaklak oluyordu planlarım ama bu durumda benim üzülmem gerekti, arkadaşlarımın bana sırt dönmesine ne gerek vardı? Tüm bunlar üst üste gelirken yalnızlığa günden güne daha çok gömülüyordum. Nefes aldıkça yüreğime batan ağırlık tahammül edilemez seviyede canımı acıtmaya başlamıştı. Her başlayan gün bir öncekinin aynısı veya daha da kötüsü olmaya başladı artık ve ben kaldıramıyorum. Konuşmak istiyorum, içimi dökmek... En azından yaşadığımı hissettirecek veya yaşıyor muyum nasılım diye soracak birisine ihtiyacım var. Günden güne eriyor bedenim ve bundan da kimsenin haberi yok. Her gün huzursuzluk içinde gözyaşlarına boğulurken içimi dökebileceğim sadece satırlarım var. Dışarıdan bakınca nasıl görünüyorum bilmiyorum ama mental olarak bitmiş durumdayım. Kimsesiz olmak, konuşacak birine sahip olmamak, sana sen olduğun için selam verecek birisinin olmaması gerçekten çok zor. Sosyal medya denilen batağa o kadar düşmüş ki insanlar adeta gerçekte kim olduklarını unuttular. Hayat bir gösteriş sahnesi ve insanlar da bu sahnede sürekli ön planda olmaya çalışan birer oyuncu olmaya çalışıyor. Kim kimin kalbini daha çok kırarsa o başarılı olacak düşüncesine bürünmüş durumdalar. Belki de o yüzden görmezden geliniyorumdur. Çünkü kırmaktan çok birleştirmek istiyorum insanları, gözlerinden düşecek bir damla yaş yerine sabahlara kadar mutluluktan atacakları kahkahaları olsun istiyorum. Ama kimse bunu görmüyor. Ölüyorum yalnızlıklar içinde.


Kahve içmeyi o kadar seviyorum ki anlatamam, hani derler ya bir kahvenin kırk yıl hatırı olur diye, benim o kahveyi içecek kimsem yok. Son zamanlarda telefonuma ne arama ne mesaj hiçbir şey gelmedi. Varlığımdan bile haberi yok gibi kimsenin. Bazen ben sırf sohbet etmek için yazdığımda bile yanlış anlaşılıyorum insanlar karşında, hissedebiliyorum. Sanıyorlar ki onlara karşı farklı duygularla yaklaşıyorum ama yok, içimde kimseye karşı gram kötülük taşımıyorum, bunu açıkça söyleyebilirim. Hem hayat kötülük düşünemeyecek kadar kısa, hele ki en sevdiklerinizi arka arkaya kaybettiyseniz; bu duyguyu kimseye anlatamam. Bazen gözlerimi kapatıp hayallere dalıyorum, keşke diyorum şuan yanımda beni dinleyecek, benimle az da olsa sohbet edecek birisi olsa ve belki kahve içeriz karşılıklı diyorum. Evet, bazılarınıza göre bu dediklerim basit bir olay ama kimsesiz ve yalnız kalmış iseniz bu çoğunuza göre basit gelen olay benim için imkânsızlıklarla bezeli bir hayalden ibaret. Umuyorum bir gün ben de mutluluğa erişeceğim ama ne zaman olacağını hiç bilmiyorum. Ruhum bedenimden kaçıp kurtulmak için can atarken tek tesellim bu umudum: Bir gün her şey çok güzel olacak. Satırlarıma burada son verirken sizlere hayata dair naçizane bir tek tavsiyem var. Ne olursa olsun sevin, sevdiğinizi yarı yolda bırakmayın, ne olursa olsun vazgeçmeyin. Her şey kazanılır her şey yoluna girer fakat saf sevgi ve sadakat asla bulunmaz. Ben düştükten sonra kimsem kalmadı, yakınım, asla bırakmaz dediklerim bile birden ortadan kayboldu. O yüzden size gerçekten değer veren insanlara önem verin, onunla yaşadığınınız anları dolu dolu yaşayın ve bugünden başka bir gün yokmuş gibi eğlenin. Yoksa öyle bir an geliyor ki aniden gelişen olaylar karşısında içinizde sadece keşkelerle kalakalıyorsunuz ortada.