.Spoiler yoktur 😊

 

İlk bakışta gerçek ile görünen arasında ayrım yapmak oldukça zordur ki çoğu zaman biz insanoğlu bu ayrımı yapamayız. Gerçek, süslü kelimeler, şık kıyafetler, unvan ve güç ile kolayca gizlenebilir. Bunun sebebi esasında insanın kandırılmak istemesi veya diğer bir değişle arzuları ile gerçeğin aynı olmasını istemesidir. Ve Shakespeare’in ünlü oyunu Kral Lear bence bu insanca zayıflığa en güzel örnektir. Oyunda, “Tüm sorumlulukları ve devlet işlerinin yükünü ihtiyar sırtımızdan atmak sürünerek ölüme yaklaşırken bunları genç omuzlara bırakmak kesin kararımızdır… Söyleyin bakalım, hanginiz en çok seviyor bizi söyleyin ki, doğuştan hakkına, bize en çok sevgisini katana bağışlayalım ihsanlarımızın en cömertlerini!” diyerek Lear kızları arasında paylaştıracağı toprakların büyüklüğünün ölçüsünü ona duyulan sevgi olarak belirlediğini açık bir şekilde görebiliriz. Ve bu sevginin ben merkezci bir insan olarak sözcüklerle ifade edilmesini arzular. Gerçek ve görünen arasındaki zıtlığa en güzel örnek bu sahnede Goneril ve Regan sarf ettikleri cümlelerdir. Gerçeği arayan gözler çok net bir şekilde Lear’ın büyük kızlarının sözleri ile özlerinin tabana tapan zıt olduğunu görebilir. Goneril King Lear’ın onun için “ucu bucağı olmayan özgürlükten, zengin ve bulunması zor olan herşeyden daha değerleri olduğunu” ve “nimet, sağlık, güzellik ve şeref dolu bir hayatı nasıl seviyorsa[m]” Kral Lear’ ı da öyle sevdiğini belirttir. Tabii ki de Regan da Goneril gibi en büyük paydayı almak adına ona övgüler düzer, Her ikisi de en süslü kelimeleri seçer, babalarını unvandan, paradan, şöhretten, dünyadaki her şeyden daha çok sevdiklerini söylerler. Buradaki saptırılmış, kamufle edilmiş gerçeği (Goneril ve Regan'ın sevmediklerini iddia ettikleri şeyleri elde etmek için savaşmaları) aslında -Lear hariç- o an sahnede bulunan karakterlerden tutunda izleyiciye kadar herkes fark etmiştir. Ancak Lear’ın arzusu kızları tarafından taparcasına sevilmektir ve bu övgü dolu ışıltılı sözcükler tam da onun arzuladığı hayali gerçek gibi göstermiştir. Ama Kral Lear’ın “ sırada sonunca olsa da, sevgisinde sonuncu olmayan” onun en sevdiği ve onu gerçekten seven kızı Cordelia sessizliği seçmiştir. King Lear’ın sorusuna “Hiçbir şey!” demeyi uygun bulmuştur. Cordelia’nın bu sevgiyi kelimelerle ifade etmeyi reddediş Goneril’in ve Regan’ın aldatıcılığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Hatta Kent “ Kudret, kapılırsa yaltaklanmalara, görev sesini duymaktan korkar mı sanırsınız? Yücelik aklını kaçırırsa, dürüstlük namus borcu olur…Hayatımı ortaya koyarım ki, seni en az seven ne en küçük kızındır, ne de fısıltıları boşluk içinde tınlamayan kimselerin yürekleri bomboştur.” diyerek bu zıtlığı kelimelere dökerek açık bir şekilde ifade etse bile Kral Lear'ın gözleri ve kulakları Cordelia’nın suskunluğunun gerçeği nasıl ayna gibi yansıttığını anlamakta yetersizdir. Onun için hiçten sadece hiç çıkmaktadır. Kral Lear görünene aldanır çünkü o gerçeği istememektedir, o ben merkezci bir insan olarak sevilmeyi, tapılmayı istemektedir. Kral Lear parıl parıl parlayan sahte görünen ile manipüle edilmiş ve gerçeği göremez olmuştur bu hata onun sonunu getirdiği vakit ancak o zaman gerçekle görünen arasındaki zıtlığı - çok geç kalarak - kavrayabilmiştir. Kral Lear, insanların sürekli olarak nasıl ve ne sebeplerle diğer insanların onları aldatmalarına izin verdiklerinin ve bu aldatılmaya razı olunuşun sonuçlarının insan ruhu ve insanların kaderleri üzerinde ne gibi yıkımlara sebep olabileceğinin çok güzel örneği olarak okunması veya izlenmesi gereken eserdir.

 

Kaynakça:

Shakespeare William, Kral Lear, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, Çevirmen: Özdemir Tutku.

Dye Harriet, The Appearance-Reality Theme in King Lear, National Council of Teachers of English, College English, Vol. 25, No. 7 (Apr., 1964), pp. 514-517, JSTOR