Beni beşiğime düşürse korkulu rüyalarım, uçuruma değil de

Bir pamuk şeker tutuştursalar elime ve kızmasa kimse

Acılarımı güneşte kurutsam 

Biberleri olsalar çocukluğumun.

Unutsam kirli yüzleri, yerini bulmayan adaleti

Bisikletimi sürsem eski bir yazın ortasına

İnce gövdeli ağaçların arasına uzansam 

Sincap seslerini duysam ilk kez

Dünyanın en tatlı uykusuna dalsam 

Küçülsem, küçücük kalsam. 


Aynı anda atmasa kalbim 

Suskunluğunu bazı geceler hariç bozmamış

Her yeni güne kimsesizliğini taşımış öksüzlerle.


Ben hiç bilmemiş olsam öldürülmüş çocukları

Yaralarını görmemiş olsam. 

Gökyüzünü nasıl çalarlar, nasıl gerçek olur masallardaki canavarlar 

Zindanlarını masumlarla dolduran kötü krallar 

Bilmemiş olsam.


Kırılmış tüm düşleri bana anlattılar sanki

Bisikletler paslandı

Minik parmakların uçları yandı,

Bakamadı kimse gözlerine uzun süre.

Güneşi gökyüzüne karıştırdı bir çocuk son kez

Yeşili bulamadı.


Sana şekerler uzatamam artık ve

Bir kuş öttü diye, gökkuşağını gördüm diye 

Damda papatya buldum diye o kadar da mutlu olmam

Kalbim hızlanmaz, büyümez gözbebeklerim

Bir çocuk öldü diye kopmadığı gibi kıyametin

Gökte bir yıldız kaydı diye gerçek olmaz dileklerim.