Merhaba Sevgili Mektup Arkadaşım,   


Uzun süredir bir konuşma içine girmemiş olmamızın cezasını çekeceksiniz. Bana katlanacaksınız, varsa bildiğiniz daha iyi bir ceza, uygulamaya hazırım.

Dünya, anlaşılamayanların aktarma yaptığı bir istasyona benziyor. Nereden geldiği belli olmayan bir trenin adı belli olmayan bir durağa indirdiği yolcuyum. Sanırım adsız durakların ve incinmiş ruhların ortak paydası olan bu istasyonda trenin nereye gittiği de belli değil. Tanrı olmanın zevkine erişmekte geç kalan biri olarak bu acınası yoksunluğu yaşamak zorundayım. 

Yalnız kalmış olmanın verdiği o tarif edilmesi güç depresif duyguların yardımıyla yazdığım bu satırlar bir kakofoni. Mütemadiyen devam eden cılız haykırışlar... Düşünüyorum da hayat gayem ilgi çekmek üzerine kurulmuş gibi. Tüm bu süslü cümleler, parlak vitrinler ve üzerime büyük gelen kendinden emin tavır tek bir amaca hizmet ediyor: İlgi. Benim dışımdaki azınlığın üzerimdeki ilgisi kendimi gerçekleştirmemi sağlayacakmışçasına önemli. Atmaya ya da paylaşmaya kıyamadığım eski bir oyuncak gibi bağlıyım bu duyguya. Hayatımın geri planında çalan eskimiş, çizik ve düzgün çalışmayan bir plak gibi. Dünya ile aramdaki ilişki üzerime küçük gelen bir hırkaysa ilgi bu hırkanın ipliği. Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Kurtulmak istediğim bu iğreti duygu bedenimi sarmış ve derime yapışmış, sıyırıp atmaya çalıştığımda derimle beraber gelip tüm benliğimi çıplak bırakıyor. Tüm bunların yanında kanıma kadar işleyen bu şeyin -ilginin- kaynağına bakmak istiyorum ancak kısacık hayatımda ona bir köşe bile vermemişim. Hakkındaki bilgilerim yüzeysel. Sanki temiz bir gömleğin üzerindeki leke gibi. Bir şekilde orada. 

Seçimlerimi, doğrularımı, yanlışlarımı, sevdiğim ve sevmediğim şeyleri etkiliyor. Kısacası beni ben yapan her şeyi dar bir çerçeveye sıkıştırıyor. 

Her ne kadar kurtuluş yolları arasam da bulduklarım asla beni tatmin etmiyor. Yavaş da olsa anlıyorum yadsınamaz gerçeği: Sen onu istiyorsun.


Kaynak:


Daha önceden yazılmış satırlar arasında gezmek gibi aramak. Neden orada olduğunu bilmediğin bir cümlenin orada bulunması için sebep yaratmak gibi. Bitmek tükenmek bilmeyen bir arayış.

Genelde yarayı kaldırdığımda altından fışkırması gereken şey erken çocukluk döneminden kalma bir travma gibi geliyor. Ancak böyle bir şey yok. Arayıp bulmak istediğim şey sebebinin ben olmadığım herhangi bir şeyle eş değer. Ama bakıp da gördüğüm tüm parmaklar beni işaret ediyor. Kaçtığım sorumluluk duygusu beni ele geçirmek üzere.