I

Ağzımda o metalik tat

bozuluyor, eriyor, çürüyor

hiçbir şey değişmezi gösteriyor

reklam panoları

üzerinde kentin kiri pası

neon ışıklar bile gizleyemiyor

II

yeni solunum yolları açıldı

sisli ve yapay

çare değil yine de

bu kent ve insanları ölecek

çözülene dek lanet düğümü

bu kurban töreni sürecek

III

Kimseler bilmiyor

hangi taşa saplandı kaldı

İskender'in kılıcı

bu kent ve insanları

boğulacak bilseler bile yerini

IV

Düşünceler gölgeler güneşi

böyle zamanda

kim derse ki ölsek kıyamet mi kopar

gökyüzüne bak

bölünmüş mü ikiye bulutlar

ve kanlı dolunay

bir söz ile

sıyrılır mı gerçek mucizeden

inanmamak senin elinde

v

Sabah bir anlam icat etmeli

başka kurtuluş yok

sıcak ekmek ve süt yetmiyor

hayata soluk aldırmaya

hem zaten her şey gibi

onlar da eşit dağıtılmıyor

bir anlam icat etmeli sabah

uzaklaşıp hiç olmaktan

aşıp kütlesini

bilinç çizgisinin ötesine

insan evrende büyürken

başka kurtuluş yok

bir anlam

işin gerçeği

VI

güneş, deniz

gökyüzü, akşamüstü, gece

keman kaş, inciler, nergisler, zülfüyare,

vaveylalar, sessizlikler, tenhalar

kızıl, mor, buhran

gül bülbül ve sayısız niceleri

kutsanmaya devam etse binlerce dizede daha

ne çıkar

hikâyenin sonu aynı değil mi!

VII

Şimdi uzaklar yolcuların olsun

kadim sular deniz kızlarının

şehirler emekçilerin olsun

işte beklenen adalet

gökten mi ineceksin

kırıp zincirleri ayın ardından mı

yoksa çıkmayacak mısın o kuşku kabuğundan

şimdi yollar bizim olsun

rüzgârına binip gidelim