Elimde değil. Ne kendimi ondan uzak tutabiliyorum ne de tamamen onun gibi olabiliyorum. Onun saçlarına baktıkça kendi saçlarımı yolmak istiyorum. Onun gözlerine baktıkça kendi gözlerimi oymak istiyorum. Onun burnuna baktıkça kendi burnumu parçalamak ve dudaklarımızı karşılaştırdığımda da kendi dudaklarımı ısırarak kanatmak, ardından da yiyerek yok etmek istiyorum. Sinirleniyorum. Onun her şeyiyle bu kadar düzgün olmasını kaldıramıyorum. Zarif bedenine baktıkça kendimi alevler içerisinde yakmak istiyorum. Nefret ediyorum kendimden ve onun gibi olamadığım için de ondan nefret ediyorum. Teninin pürüssüzlüğüne baktıkça kendi derimi yüzüp bir kenara fırlatmak istiyorum. Doğuştan bu kadar kusursuz olmasını kendime yediremiyorum. Bembeyaz dişlerine baktıkça dişlerimi teker teker sökmek ve ardından ağzımdan kanla birlikte dışarı dökmek istiyorum. Aciz hissediyorum kendimi. Değersiz bir et parçasıymışım gibi. Onun hayatına ve bedenine sahip olmak istiyorum. Refahının ırzına geçmek ve lüks hayatını mahvetmek istiyorum. Bindiği arabalara döllerimi akıtmak, ağız dolusu kusmak ve kendi kokumu bırakmak istiyorum. Aracın her yerine işedikten sonra camlarını kıtır kıtır, ağzım kanaya kanaya yemek istiyorum. Doğuştan bu kadar şanslı olmasını kaldıramıyorum. Onun sahip olduğu her şeye sahip olmak ve her şeyi paramparça etmek istiyorum. Ruhum kararıyor ve inanılmaz bir haset kalbimi kapkara kılıyor. İçimi paramparça eden bu kıskançlığı öğürerek çıkarmak ve etrafa saçmak istiyorum. En çok da onun üstüne… Öğürmek ve yüzünü parçalamak istiyorum ne kadar şanslı olduğunu bilmesi için. Aynaya bakmak istemiyorum. Evimi görmek istemiyorum. Var olmak istemiyorum. Onunki gibi bir yaşam sürmedikçe ruhumu bedenimde barındırmak istemiyorum. Bir nefret ve kıskanç bir kin besliyorum daha önce hiç tanımadığım birine. Ne yaparsam yapayım bu kini sonlandıramıyorum. Eksik hissediyorum kendimi her şeyimle ama onun gibi olmadan da tamamlanamayacağımı biliyorum. Asla onun gibi olamayacağımı da öyle. Bu kıskaçlık içimi yakıp kavuruyor ve artık baş edemiyorum. Gerçekten. Ben sanırım fazla çirkinim ve ne kadar para dökersem dökeyim asla onun gibi gözükemeyeceğim. Bu canımı öylesine yakıyor ve beni öylesine sinirlendiriyor ki bu hisleri ifade edemiyorum. Kendimden vazgeçiyor ve boğaz köprüsüne gidiyorum. Manzara o kadar güzel ki. O her ne kadar çok şanslı da olsa bu manzara kadar güzel görünemeyecek ve daha önemlisi bu manzarada ölemeyecek. Çünkü aynı nehirde iki kere yıkanamazsınız. Evren sürekli bir akış halindedir ve biz acizler sadece bazı anlarda bazı yerlerdeyizdir, o kadar. İşte ben de bu anda buradayım. O ise asla benimle aynı anda aynı yerde olamayacak. İşte bu ona karşı aldığım ilk ve en önemli zafer. Zaferim karşısında gururlanıyor ve kendi kendime böbürleniyorum. Olmak istediğim ben karşısında aciz ben bir zafer kazanıyor ve bu da beni orgazm ediyor. Gururla kafamı kaldırıyor ve bu güzel manzaraya son bir daha bakıyorum ve kendimi köprüden aşağı bırakıveriyorum. Boşlukta süzülmekten derin bir haz duyuyorum.