"Maestro, Salieri Mozart'ı öldürtmüş olamaz!"


Kıskançlık ve imrenmek arasındaki farkı iyice irdelediğimde kıskançlığın haset; imrenmenin de gıpta olduğu ayrımına varmıştım. Ancak beni esas meşgul eden, duygu olarak insanın içinde nasıl bir ayrım yapması gerektiğiydi. Kıskançlığın insanı yiyip bitiren bir duygu olduğunu çok iyi biliyordum ancak imrenmek sanki daha masum, daha seviyeli ve insana daha az zarar veren bir duyguydu. Aristoteles, Retorik'te güzel açıklamıştı bunu; kıskançlık olumsuzken, imrenme olumludur. Kıskançlık, yıkıcılığa sürüklerken imrenme, kişiyi imrenilene ulaşmaya yönelik motive eder. Bence kıskançlık, insanın bilinçli olarak tüm detaylara hakim olup uygulamaya gelindiğinde yapamayacağını, sahip olamayacağını anladığı anda hissedilen bir duygudur. Kıskanmak zeka da ister ayrıca. Kıskançlık denince aklıma ilk gelen insan Salieri'dir. Genç dahi Mozart’ı, bir türlü hazmedememiş hatta onu öldürttüğü bile söylentiler arasındadır. Salieri hayatını, Mozart’ı kıskanmak üzerine kurmuş dense yeridir çünkü yaşamında başka hiçbir tutkusu yoktur. Bu kıskançlığın derecesini ifade etmek için belki Mozart'ın tüm hayatını burada yazmak gerekebilir ancak ne yazık ki burası bunu yeri değil. İnsan, Mozart'ın müzik gücünü, yaratıcı kimliğini ölmeden önce başladığı ve tamamlayamadan öldüğü "Requiem"i dinlenildiği zaman anlayabilir.

Salieri'nin bestelerinin Mozart'ın bestelerinin gölgesinde kalmasına rağmen, dinlediğinizde çok duygusal eserlerdir. Bu duygusal eserleri besteleyen bir insanın Mozart'ı öldürtmüş olabileceği ihtimali hayli ürkütücüdür. O dönemde onlarla yaşamamış ve neler olup bittiğini sadece anlatılanlarla yetinerek Amadeus filminden aklımdan çıkmayan aşağılama sahnesini, Salieri'nin duyduğu kıskançlığın en büyük göstergesi olarak paylaşmak istiyorum. Mozart'ın eşi Costanza, Mozart'la birlikte hızlı ve sorumsuz bir hayat yaşamaktadır. Salieri ise saray müzisyeni olarak yaşamını sürdürmektedir. Salieri'nin en büyük sorunu Mozart'ın sahip olduğu müzik gücüne neden sahip olamadığıdır. Bu sahnede Salieri'nin Mozart'a karşı duyduğu imrenme, çoktan korkunç bir öfke ve kıskançlığın sarhoşluğunda olduğunu göstermektedir. Costanza, yaşça Salieri'den çok küçüktür. Mozart'ın evde olmadığı bir gün saraya Salieri'yi ziyarete gider. Niyeti, Salieri ile konuşup kocasını saraya müzisyen olarak işe aldırmaktır. Salieri kıskançlık cehennemi içinde boğuşmakta olduğunu Costanza'ya hissettirmeden ''Bu akşam onun çalışmalarını da alıp yatak odama geleceksin,'' der imalı bir şekilde. Costanza şaşırır ve evli bir kadın olduğunu söyler. Salieri kendinden emin bir şekilde arkasını döner ve gider. Akşam saati gelince Costanza kocasının tüm orijinal eserlerini toplar ve maddi sıkıntılarını aşacaklarına yardım edeceğini düşündüğü Salieri'ye kendini teslim etmek için onu ziyarete gider. Niyeti, Salieri ile konuşup kocasını saraya müzisyen olarak işe aldırmaktır. Salieri, Mozart'ın eserlerini görünce gözleri döner ve Mozart'ın büyük bir dahi olduğunu artık kabul etmek zorunda kalır. Costanza anlaşmanın ikinci bölümü için elbisesinin omuzlarını aşağıya indirir. Başına gelecek her şeye hazırdır. Birden Salieri dışarda bekleyen nöbetçileri içeri çağırarak Costanza'yı dışarı attırır. Costanza kendini çok aşağılanmış ve berbat hisseder. Eve gidip saatlerce ağlar. Mozart eve geldiğinde en saf haliyle üzgün karısını güldürmeye çalışır. Ne olduğunu sormasına rağmen Costanza ona olanları anlatamaz. Her şeye rağmen Salieri bu kıskançlık cehennemi içinde kıvranırken sadece o basit ama duygu dolu eserleri bestelediği için diyorum ki: ''Maestro, Salieri Mozart'ı öldürtmüş olamaz.''

İmrenmekle kıskanmak arasındaki ince çizgideyim. Sağımda kıskançlık, solumda imrenmek; avuçlarımda sahip olduklarım, karşımda aynam. Ben bu kadarım. Öyle güzel ezgiler yazmış ki Salieri kimsenin bilmediği, öyle güzel duyguları anlatmış ki müziğiyle, hep ukde kalmış içinde. Salieri hapishanede yanına gelip onunla konuşmak isteyen papaza çok dokunaklı bir ezgi mırıldanır ve sorar: "Bu kime ait?" diye. Papaz bilemez. Sonra bir ezgi daha mırıldanır Papaz bağırır hemen: ''Mozart'' diye. Bir karanlık çöker Salieri'nin içine. Ağlamayı beğenmez.


''Maestro, Salieri Mozart'ı öldürtmüş olamaz!''