Olmadan yaşayamadığınız etiketlerinizde yazmakta sözde haddimiz,

Biz kimiz ve neyiz, söyler durur sahte tahkikiniz;

Çok bildiğinizi varsaydığınız bu hayatın gariban fertleri,

Sizin içinse tasmasız kalamayacak vasıfsız hiçleriz.


Alıntı, süslü sözlerinizden ırak bir gerçeklik,

Batan geminin aymaz defterdarlarına emanet edilmiş kof gençlik.

Yarım kalan hayallerimizin tamamlayıcısıdır sunduğunuz,

Yıkık dökük, virane vaatleriniz

Ve durmadan gözlerimize soktuğunuz lüks tutkunuz.


Gecelere günün gündüzünde başlayan çocuklardık biz.

12 yıl kadar minimal edilmiş nihai surette, sürdü böyle,

Okulla ev arası yokuşlar uzadıkça uzardı,

İnandığımız güzel günlere ulaşmak için belki küçük bir bedel,

Belki de ailemize faydalı bir evlat olmak için gözden çıkarılmış yıllardı.


Çalışmalıydık, ilk öğüt budur ki insan evladına

"Devam et zorlansan da, bakma sakın ardına".

Güzel kılacaksak bir çehreyi,

Yaşatacaksın içinde yaşlanmak istediğin o ülkeyi.


Ama gizli sualler hasıl oldu,

Genç yüreklere sert rüzgarlar vurdu,

Ak koyunlardaki kara büyü bozuldu,

Bir candan binlerce cana aynı soru soruldu:


Alın teriyse işçinin ölümünün yegane sebebi,

Altın tabaklarınız kaç umursanmamış hayatın bedeli?

İnandığınız temellerin en başından çürük iken zemini,

Nerede hani, halkı için yaşamakla mükellef milletvekili?