“kaçmayın, kaçmayın kendinizden

vardığınız yer de sizden”

sırtında ıslak hortum,

ağzında sus izleriyle küçük köle

kendi kıyametlerinden kaçan sahiplere

ve canını satan kullarına

tiz sesiyle bağırıyordu:

“kaçmayın, kaçmayın

bu şeytanın işi

siz ona aldanmayın”


köle, köle olduğunu unutmuş

köle sırtındaki izleri unutmuş

onu vuranlara yaşamaları için yalvarıyordu

bazıları dediler ki, bunun içine

tanrı oğlunun bir damla ruhu sızmış,

ölürken bile katillerine af dilemiş


-sözüm size ayettir

küfrüm inayettir

kalka ki o çürümüşlerin topraklarından elleri

bir kez daha kırılagörür parmakları


işte böyle söyledi azazil

duyduğu zaman isimlerinden birini,

tanrıdan önce varır söyleyene.

yalnızlık korkusuyla sallanan ruh,

teslim olur ilk gördüğüne.


burada, tanrı burada!

ne yerde, ne gökte, ne ruhta

bir kölenin yırtık cebinde

kaybettim sananların hiç bulmadığı,

pabucu kesik, kulağı delik köle

koşarken düşürmüş tanrıyı.