Ben kötü, günahkar, yanlış ya da çirkin değilim,

Her sabah aynadan fışkırıyor güzelliğim,

Kesemiyorum çıktığı kaynağı,

Öyle ki bazen güzelliğim gözlerimi aldığında,

Pek de net göremiyorum etrafımı.

Benim şu hayatta gördüklerim Van Gogh'un tabloları kadar yassı,

Özellikle seninle oturduğumuz koltuklar ve o sıcak yaz akşamları,

Hepsi birer kabak olup başımda patladı.

Koltuğun altına süpürdüğüm bir kaç sırrım da vardı;

Seninle ürperdiğim o gece,

Sadece koltuk altıma saklamak istediğim bir anı.


Özellikle seninle oturduğumuz o sıcak yaz akşamları,

Oturduğumuz koltukların ayakları da havalanırdı.

Ben biraz sersemlikten biraz üzüntüden,

Yüzüme çarpan rüzgara sert cevap verirdim.

Öyle ki bazen güzelliğin gözlerimi aldığında,

Koca gövdesiyle üzerime yatardı yalnızlık.

Yalan mı sanıyorsun yalnızlık?

Yalan mı çok isterken çekip gitmek!?)

Göğsümde bata çıka ilerleyen sancı,

Aşk gibi gelen ama hiç görünmeyen.

Sana bile vermedim adını; İşte bu da böyle bir acı!


Ne yapayım utanç vericiyse sevgim?

Yine dönüp senin yüzünde kızarır nar,

Özellikle seninle oturduğumuz koltuklar,

Ve o sıcak yaz akşamları...

Oturduğumuz koltuklar daha bir kahverengi olurlar.

Ve özellikle o koltukların ayakları,

Fileli birer kadın bacağı olurlar,

Benim özellikle o anlar da gülesim gelir,

Ben en çok o koltukta yaşarım, meleğim.

O koltukta ölmeden de rahat edemeyeceğim.


/7 Ağustos 2023