başkasının bahçesi büyür belki, yaprakları sana sarkar diye

lodosta ekilen komşunun tohumuyum,

anlamadığın dillerde ağlarım, bağrışlarım sadece kulaklarını acıtmıştır.

bir bir ömrümü koparan, akıncılar bile böyle ortada bırakılmamıştır.


kurmaca oyuncak gibi zaman akıtır, zevkini alırsın

yan kapıyı da düşün, anahtarımı koparmayasın

pamuk fışkırana kadar oynar, yeniden diker gibi yaparsın

bir kere o iğneyi batırdın mı geri çıkarmadın.


annesinin sütü ağzında, mahallede koşan çocuklar kadar "masum".

soğuk sırtımın müzahiri yine soğuk ellerim, yalnızlığı iliklerimde tuttum.

muhtemel bir hatam haramdır, sözümde ebedidir ukubetim.

benim ızdırabım kendi toprağıma menus, yağmuruma tek dosttur.