Karada insan suda gemi havada uçak
Derimi durmaksızın işleyen keskin bir bıçak
Hey gidi İstanbul dik bayırların kaç bucak?
Dost meclislerinde kaç insana açıldı kucak
Bir Fatih değil ama Yavuz geçti buradan
Biliyorum bir gün herkes bunu unutacak
Şimdi ruhum serinliğiyle doluyor denizin
Kalbimde sebepsiz bir hüzün
Zaten ne zaman mutlu oldum ortasında güzün
Zaman zaman aklıma geliyor yüzün
Bu sanırım beni çıldırtacak
Darılma ama kızgınım sana
Ah bir elini uzatsaydın bana
Yoksa ben mi uzak durdum sana?
Şimdi sen uzaktasın İstanbul yanımda
Bu karanlık şehrin karanlık telaşlarında
Sarı saçlarını hatırlayıp aydınlanıyorum
Evet hiç konuşmamış olsak da
Şunu bilmeni isterim
Seni bir zamanlar çok sevdim