Kosmos 1980 yılında yayımlanmış, bizim elimize ise tam on sekiz yıl sonra yani 1998 yılında Reşit Aşçıoğlu'nun kitabı tercüme etmesiyle gelmiştir. Kosmos Yunanca bir sözcük olup "düzen içinde evren" anlamına gelmektedir ve bir nevi "karmaşa" dediğimiz kaos kavramının karşıtıdır. Carl Sagan, kendi düşünceleri nezdinde bize düzeni oluşturan yapı taşlarından biri olan merakımızı alıp masaya koyup otopsi yapıyor ve bize bunu öyküleşirerek anlatarak bilim dilini daha anlaşılır kılıyor. Yazar merakın tarihini, geçmişte kalmayıp günümüz yakın tarihe kadar sürüklemesi astronomide başlayan yelpazeyi astrobiyoloji, fizik, kimya, felsefe, mitoloji, etimiloji, tarih alanlarına kadar genişletiyor. Ee bize de bu engin deryayı izlemek kalıyor.

Carl Sagan, bu engin deryayı bizlere keşfetme fırsatı verirken bir okuyucu olarak bu deryanın Heraklitos'un değişim nehriyle aynı olduğunu söylemem gerek.

Heraklitos'un "Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın" sözü, bilimin değişimle eş değer olduğunu mükemmel bir şekilde ifade eder. Nehir, sürekli akar ve su sürekli değişir, aynı şekilde bilim de sürekli gelişir ve değişir. Bilim, geçmişten günümüze yeni keşiflerle evrilen bir süreçtir. Bir zamanlar bilinenler bugün farklıdır, Plüton'un statüsü gibi. Bu nedenle, Heraklitos'un nehrinin suyu gibi, bilim de sürekli değişir ve gelişir, böylece zamanın bizi taşıdığı bir yolculuğun bir parçası oluruz. Carl Sagan bu yolculukta bilimin mürekkebini taşıyan deryanın kapısını bize açar fakat kendi zamanı çizgisinde aralar kapıyı. Örnekle açıklamak gerekirse Carl Sagan zamanında Güneş sistemi dışı gezegenlere (ötegezegen) ait bilgiler sınırlıydı, günümüzde ise yüzlerce ötegezegen keşfedildi ve bazıları yaşanabilirlik potansiyeline sahip olarak kabul ediliyor keza Carl Sagan zamanında Plüton bir gezegen olarak anılırken bugün cüce gezegenlerin içinde yer alıyor. Özetle yazar bize merakın atomlarını kitapta bir bir nöronlarımıza işliyor kitabın sonunu bize yani okuyucuya bırakıyor.

Bilim ve merakın dansı hâlâ ahenkli şekilde devam etmekte.

Kosmos, bilim ve merakın muhteşem dansını sunarken Carl Sagan'ın kelimeleriyle evrenin büyüsüne kapılmaya hazır olun. Bu kitap, sadece gökyüzünü değil, aynı zamanda kendi içsel evreninizi de keşfetmenizi sağlayacak bir yolculuk niteliğindedir.

Herkese mutlu okumalar!🌌📚🧠

________________________

Hippokrates şöyle diyor: "İnsanlar sara hastalığının nedenini tanrılara bağlıyor, çünkü ne olduğunu anlayamıyorlar. Fakat anlamadıkları her şeyin nedenini tanrıya bağlarlarsa tanrısal işlerin sonu gelmez."


DNA'mızdaki nitrojen, dişlerimizdeki kalsiyum, kanımızdaki demir, elmalı kekteki karbon çöken yıldızların içinde üretilmiştir. Hepimiz birer yıldız tozuyuz.


Kitap, zamanın zincirini çatır çatır koparır. İnsanların mucize yaratan sihirbazlıklarının bir kanıtıdır.


Öyle garip kavramlarla yetiştirilmişiz ki bizden birazcık değişik bir kişi ya da toplumla karşılaşınca onların bize yabancılığı nedeniyle güvensizlik duyuyoruz ya da nefret ediyoruz. Oysa her bir uygarlığın anıtları ve kültürü, insan olmanın değişik biçimde anlatımından başka bir şey değildir.

__________________________