Aziz dalgalar, boğup da öldürdü mü fani bir bedeni?

Yoksa çırpınan faninin, son çırpınışları,

Yüce bir dalgaya denk gelmişti de,

Son çırpınma hakkını kullanarak,

Ölüp de gitmişti, ah o aciz fani?


Kim bilebilir ki?

Zamanı, onun alacaklarını,

Elbet vereceklerini,

Kim bilebilir ki?


Kaçan mı kovalanır,

Kovalanan mı kaçar diyorsun?

Kaçanın korkusu daha ilahi olmalı,

Kovalayanın motivasyonu neyse ne,

Elbet tükenir nefesi,

Ancak kaçan, ölecekse nihayetinde,

Son kez şansını dener,

Tüm yüreği ile kaçar senden.


İşte zaman, kovalanmaz,

Kaybedecek neyi vardır ki,

Sadece kendisi,

Zamanı öldürmeyi kim istesin ki?

O koca adamları o doğurmadı mı?

Ya o büyük aşkları,

Yavrum söyle o yazmadı mı?

İçinde yanan şu ateş var ya,

Söyle bana, onu zaman yakmadı mı?

Küfrettiğin şu dünyaya bir hediyeysen sen,

Seni çiçeklerle allayıp pullayıp süsleyen,

Söyle evladım zaman değil mi?

Eğer ölüm bir hediyeyse,

Şu aciz bedenine,

Ve ruhun kurtulacaksa zindanından,

Ah, çocuğum sana bahşeden zaman değil mi?


Kim ister ki zamanı alt etmeyi?

Hem deli cesareti,

Hem haddini aşmış insan özelliği.

Dünyadan ötesi,

Bence yoktur cehennemi,

Ki dünyadan öte cehennemi,

Kahretsin Tanrım,

Kahretsin Tanrım!

Şimdi söyle bana,

Kim ister ki zamanı alt etmeyi?



Ellerinde şekillenmiş suretler,

Acılar, ağıtlar, teknoloji,

Güldüğüm günleri de yaz,

Topu topu bir sayfa etmez,

Ama yaz,

Ellerinde şekillendiğim zaman,

Yavaş yavaş okuduğum bir roman,

İsterim okumadan hiç sonunu bilmeyi,

Öyle olsa kim kazanırdı,

Kim bilebilirdi bunca bilmeceyi?

İsterim nefesin tükensin zaman,

Daha yavaş kovala şu acizi,

Daha çok bileyim sırrını,

Düğünüm olacak ölümüm,

Tanrıya kavuşmak olsun ölümün çeyizi.