Sabah erkenden kalkmış, yeni sağdığı sütü karıştırıyordu ateşin başında. Aklında ise köye yeni gelen öğretmeni bir daha nasıl görürüm düşüncesi vardı. O ilk gördüğü an gözünün önünden hiç gitmiyordu. Elinde boya, diğer elinde fırça; pencerelerin çürümüş, dökülmüş tahta pervazlarını boyuyor, bir yandan da türkü söylüyordu. Oradan geçerken durup iyice seyretmişti bu yakışıklı öğretmeni. Beyaz tenli, sarı saçlıydı ve gömleğine damlamış mavi boya onun dikkatini iyice çekmişti ki kapı çalınca düşüncelerinden bir anda sıyrıldı. Karıştırdığı süt de kaynadı kaynayacak, yavaş yavaş kabarmaya başlamıştı. Kapıya gitsem mi diye düşünürken annesi "Kim o?" diye kapıyı açtı.

"Efendim, rahatsız ettim ama okulun birkaç eksiği var, muhtar bey ile görüşebilir miyim?"

"Tabii, buyur oğlum, sen geç içeri, ben hemen çağırayım beyi," deyip misafiri içeri buyur etti.


Ayşe sesleri dinledi, kapının aralığından baktı, gelen oydu. Bir sevinç kapladı içini, yüzünde ise tebessüm... Süt cos diye ateşin üzerine taştı; dönüp baktı, her yer süt olmuştu. Annesi gelip "Ah Ayşe, ah napıyon kız, uyuyon mu, gözün nerdeydi?" diye çıkıştı. Ateşin üzerindeki tencereyi bezle tutup kaldırdı. "Haydi misafire süt ikram et," deyip içeri gitti. Ayşe bir an kalakaldı. "Annem de sanki suç işlemişim gibi yakaladı." Yüzü kızarmış bir mahcubiyetle, hem de mutlulukla hazırladı bardakları. Götürüp ikramını yaptı. Öğretmen de bu şirin kızı görmüştü. Ayşe yakından iyice bakmanın keyfiyle "Ne kadar güzel gözleri, kalbim fırlayacak," diye iç geçirdi, heyecandan nefesi kesiliyor, elleri titriyordu. İkramını yapıp tandıra gitti. Sevincinden ne yapacağını şaşırmış, eteğini tutup etrafında dönüyordu ki sesleri duydu, kapıya yanaştı. Aralıktan baktı ve konuşulanları duydu. Öğretmen, "Teyze yakında eşimi getireceğim, o da sizinle tanışmak ister, yine görüşürüz inşallah." dedi, babasıyla birlikte evden çıktılar. Ayşe şok olmuştu. "Nasıl, nasıl yani evli miymiş?" deyip afalladı, olduğu yere yığıldı kaldı. Sütün taşmasına bakıp "Sen bana işaret miydin, seni pişirirken ne güzeldi, ne hayallerim vardı, taştın, beni uyardın mı?" diye ağlamaya başladı. Gözlerinden yaşları sildikçe çoğalıyor, yüreği köz gibi yanıyordu. Şaşkın halde gözüne ilişen sürahiden usulca gidip bir bardak su içti. İçindeki ateşi söndürebilmek için...