Neyden ve kimden kaçtığımı bilmeden, bir sonraki trene tahammülüm olmadan koşuyorum bugün. Yalandan gülüşler atıyorum ilk canı yanan benmişim gibi. İlk kez ağlayan insan göreceklermiş gibi saklıyorum kendimi köhne bakışlardan. Yanımda bir kız çocuğu oturuyor bütün umuduyla. Gülümseyerek tırnaklarıma bakıyor. Öyle ya, ben de gülümseyerek neşesine ve pembe eteğine bakıyorum. İkimiz de birbirimizdeki çoğu şeye özeniyoruz bilmeden. O durakları anbean takip ediyor, dinliyor. Ben keşke kaçırsam diyorum şu durağı. Yanlışlıkla şehrin diğer ucundan çıksam diye beynimle pazarlık yapıyorum. Biraz ortadan kaybolsam post apokaliptik bir döneme geçeceğiz sanki. Küçük kız? Pembe eteğini versen ya bana. Işıltılı tacını taksam, kendime baksam umutla. Bu beden ile dışarıdan umut edilecek neyim var görsem ben de. Ağrım var küçük kız. Tırnaklarım bile ağrıyor biliyor musun? Evet, saçlarıma hiç özenmedim bugün. Seninkiler ne güzel. Gözlerin ne kadar iyilikle bakıyor etrafa. Bense kızıyorum kendime neşeli gözlerine buruk baktığım için. Çok zor geçirdim bugünü, anlarsın ya. Çizgi film saatinde uyumuşsun gibi düşün. İnsanlar az kalsın içimi görecekti bugün. Son anda gülümseyiverdim. Bilmem, anlamamışlardır herhalde. Küçükken renkli toka taktığımda herkes beni sevecekmiş gibi hissederdim. Kimse de sevmezdi aksine. Seni seviyor olmalılar küçük kız. Ben seviyorum pembe tokalarını, oje sürmeyi beklediğin tırnaklarını, neşeni. 


Yine durağı kaçıramadım minik. Yine beni bekleyen bir hayat var. Sen sakın çizgi filmini kaçırma olur mu? Umudunu da. İnsanlara hep gülümse böyle. Kınalı tırnakların hiçbir zaman ağrımasın. “Yerim yurdum şurası!” diyebil. Köyünü güzel hatırla, yeşil hatırla. Ve kimse seni daha çok sevsin diye pembe tokalar takma. Bir daha karşılaşır mıyız? Bilmem. Belki bir gün bir yerde sana yazıldığını bilmeden okursun bunu. Olmaz mı? 

Hayal et minik, hayal edersen belki olur.