Uykulara kaybolmak, uyanmamak adına rüyalarda yaşamak…

Uzun bir süredir uykularımın bana farklı yolculuklar kazandırdığını söylemeliyim. Bazen orada keşke biraz daha kalsam deyip tekrar uyumaya çalışsam da devamı gelmiyor.


Rüyalarımın bir zaman dilimi var mı? Sanmam. Geçmiş orada. Ne geçmiş ne de gelecek. Herkesin zihnine yönelik merakım mevcut. Tanıştığım insanların zihinleri benim ilgimi çeker. Onlarla konuşurum ama genellikle karşıdaki benim tam olarak ne ile ilgilendiğimi anlamaz. Dinlerim kurduğu kelimelere ve cümlelere dikkat ederim. Yüz mimikleri, sorular karşısında verilen, yok sayılan düşünceleri görmek bana insan olmanın zaafını hatırlatır.


Şahsen ben de mimiklerimi oldukça kullanırım, duygularımı ifade etmek için güçlendirdiğim bir malzemedir. Duyguları yaşamayı sevdiğimi fark ettiğimde olan heyecanın zıddını aslında yok saydıklarımı öğrendiğimde hissetmiştim. Çoğunlukla kendime çok yükleniyorum, anlam veremediğim bir kaos yaratıp kendi içimde bunu çözmeye çalışmak çok alışkın olduğum bir durum.


En zoru ise ötekileştirme sorunu olabilir, insanlar nasıl bu kadar iyi kabulleniş yaşayabiliyor? Ben neden bu kadar kuvvetli hissediyorum duyguları? Söyle bana geceleri hangi tavırda davranıp değersizliğini kustuğun zihnini nasıl boşalttığını? O kadar başarılı olduğunu düşünmüyorum. “Hiçbir şey olmamış gibi yaşamak.” Ne güzel kandırıyorsun bugün kendini, yarın da lütfen aynısını tekrar et. Çünkü bir döngünün kabullenişini zaten yıllarca yaptın. Artık buna karşı koymak kabullenişten daha da zor geliyor.


Bunu söyleyebilecek kadar cesaretsizliğini ben üstleniyorum. Seni anlamasını beklediğin insanlara kendi duygularını ve beklentilerini sunarak özünü yitirmeye devam edebilirsin. Zaten bir gün farkındalık yaşasan da diğer günler de bunu yitirerek devam ediyorsun. Belki de bu kabullenişe yönelik bir öfke yaşıyorsun şu anda. Sinirlendin ve kabul etmek istemiyor da olabilirsin.


Ben kimim ki sana sesleniyorum değil mi?


Evet, bunu yaşaman çok normal çünkü bununla büyüdün. Zıtlıklar insanı rahatsız edebilir ama gözümüzün önündeki zıtlıklara hiç yoğunlaşmayı tercih etmiyoruz. Bazen benliğimi anlamanın kendimi bir ameliyat masasına yatırılmış gibi hissetmeme neden oluyor. Kim bunu bilerek hissetmek ister ki? Gerçekler evet, tam olarak bu. Bunu çağrıştıran kelime maalesef gerçekler.


Uzan ve gözlerime iyice bak, tüm kahverengi tonlarını aklından geçirebilirsin. Merakla dinliyorum seni, biliyorsun. Her zaman dinleyeceğim. Sana en çok bunun sözünü vermiştim. Ne olursa olsun seni dinleyeceğim. Bence en büyük saygımı sana burada gösterdim. Dinlenmek güzel bir ihtiyaçtır. Dinlendiğini sanmak ile dinlenmek arasında çok fark var. Şüphe duymazsın mesela, bununla ilgili bir durumda gerçekten anlama dürtüsünün farkında olursun.


Gerçekten sana çok üzülmekle birlikte endişeleniyorum. Geçmişteki yaralarının farkında olarak kendine neden bunu yapıyorsun? Döngü yine burada devreye giriyor sanırsam. Bu iyi bir durum olmayabilir senin için, şu sahte kendini kandırdığın tavırlardan artık çık. Yalnız olmak gerçekten senin için bir ihtiyaç olabilir. Zihnine düşünmeye izin vermeyerek veya farklı konulara yönlendirerek kendini cezalandırmayı seviyorsun. Mutlaka her şeyin bir sebebi vardı belki de zihninde. Sırada olan kabulleniş veya yok sayış. Cesaretsizlik ve yine özgünlükten uzak yaşayış.


Kimin hayatını yaşıyorsun? Gerçekten merak ettim!


İşte tam olarak insanlarla konuşurken bazen kendime yaptığım haksızlıkları da böyle hissediyorum. Ağır ve oldukça güçlü. Bu yüzden fazla insan ile konuşmayı sevemedim çocukluğumdan beri. Belki birileri de mimiklerden çıkarımlarını yapar ve kabullenişim gözlerime yansır korkusuyla yaşamın döküntüleri yerini alırdı. Diyemezdim ya ben küçükken hep yetişkin olmak zorunda kaldım ve şu an çocuğum diye. Sanırsam en büyük yüzleşmeleri yaptığım zamanlardan geçiyorum.


Kendim için seçmeyeceğim duyguların seçkisini yaşamak çok adaletsiz hissettiriyor. Tercih etmediklerim için çabalamak ağır geliyor. Rüyalarımda bu tercihleri yapmıyorum. Uykuya hasret bir şekilde günümü bugün de tamamlıyorum.


Kronik olan bir sessiz baskı mevcut biz insanlarda. Vücudumuzdaki tüm atomların duygularının olduğunu düşünsenize.


Düşünsene, bugün sensin,


Zaman olgusunun kaybolduğu yerden,


Toprağın soğukluğunu hissettiğin andan itibaren,


Sensin.