Geçtim gönlünden güzellerin

Günler batırdım, iştahsızdım

Öyle büyücek şehir sabahına çıkmış gibi sevinçli

Olsaydım olurdum elbet

Tütün koparıp koklardım saçlarımdan

Bahtıma merhamet, ömrüme istif, canıma kıymet alırdım.


Ellerimle tütsüler yakıyor kızıla boyalı kadınlar

Alın yazımı tartışıyorlar kuşlarla

Biri sarılıp ölelim diyor cesaretinden

Biri almamış alacağını; ağaçlara, sokaklara meylediyor.

Dudaklarımı kömürlüyorlar ya Allahım sen benim misin?

İstesem aşina omuzlardan, geri verir misin?


Alışırken gördüm onları

Beni eski divanlar gibi kaldırıp koydular

Yüzüme bakıp kendi Allahlarını andılar

O an bir fotoğraf kadar büyüktü dünya

Ben bir fotoğraftaki kadar vardım belki

Bir çocuk bile koşup fark etse yanaklarımın dokunulur oluşunu

Ateşe verirlerdi sanki ellerini

Ya benim ellerime göğü sevdiren çürük düzen

Başka ellerden güvercinler uçurdu

Anlarım evet, talih nedir ya ne zamandır

Anlarım kaybettikçe kaybolduğumu fotoğrafımla


Bırakıp gidişleri vardı kapılar örter gibi

Bir bardakta su gibi beklerdim yolumu

Hangi çocuğun sevgisi hangi çiçeği büyütür bilmezdim

Hangi böcek hangi ormanı çürütür

Kim yürütür bulutları benim zeminimde demezdim.


Ürkerim onlardan getirmezler ateşlerimi

Üşür ölürüm dostum tembihlerken dizinde

Ben yanaklarından öpsem derim büyümemiş kaç umudu varsa insanın

Kaçıp giderler, kalmazlar, yakışmazlar bana

Sarılıp ağlatırlar sokaklarında

Ekmeklerle silerler gözlerimi siyaha kaçar

Giden gelmez derler gelen gitmeyi söylerken

Üflerim gönlümdeki misafir sevgiyi de ateşleri harlanır

Anlarım para etmedikçe zırhım

Dizlerinde kalırım.


Beni unuturlar bir türküye eşlik eder gibi

Gidemem vaktimden öteye

Kapalı kapılara yaslanıp beklerim;

Gitmem.



Fotoğraf: Semi