1. De Gülüm


de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim

istanbul darmadağın olacak, saçlarım

darmadağın. Hepsi, darmadağın!

üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,

ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm

hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!


de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir

sevgi, bitmiştir güven!

güven bana gülüm!

sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır

hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!


göreceksin gülüm! Bekle!

hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere

hainlere, ezilmelere alışacak..

göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki

işte o vakit bana-doğrudur!-

şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!


bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,

sokaklar var, kediler!

inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!

ölüm inananlar için sessizce

kara kapli kitaplardan çıkartılacak..

göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!

artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz

bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!



2. Gece Kuklaları


çelişkili kuvvete dönen yapışkan bir ölü var

korkulan otobanın ortasında viraj yaratan.

bir dedektif hissiyle yaklaşırken dünyaya ay

toprak tutarken elini cetvelle çizilmiş suyun

gözlerini düşürmüş bir genç kız gibi mağrur

ve diken diken; arabanın bagajında bir ölü

var

direksiyondaki cesetle hayatı tartışan.



3. Ölümü De Kusacağım


çınar ağaçları ölüm orucunda

hasarat ayaklarımla geldim geceye

bu şehir şimdilik şurda unutulsun

uzun bir bıçak vardı ya avucumda

kendi kendini kanatırdı sessizce


sevdiğim adamın adı: sokak adları

sokak atları ve sokaksız yalnızlığım

içimde tuzlu bir mağma taşırmışcasına

yüzüme geldim yüzümde kuru çam yaprakları

çamlar dediysem inanmanız da gerekmez

pencerelerden sarkıtılan

kaçık erkek çorapları... aaah! ölüm!

zulmettikçe hicvedeceğim seni

içeceğim anasını satayım

kusacağım da! her yere bakan gözlerimle...

tut elimden istanbul!

tut elimden pis orospu!

tut ki elim sana bir mektup gibi kanasın

tut ki elim bir an olsun sıcak

bir an olsun bir sübyan ağlayışı gibi

imzasız kalsın!